Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

DÜNYA OKUMA YAZMA GÜNÜ VE İSLAMİYETİN OKUMA-YAZMAYA VERDİĞİ ÖNEM

UNESCO tarafından ilk kez 8 Eylül 1967’de kutlanılmasına karar verilen Dünya Okuma Yazma Günü’nde bireylerin ve toplumların okuryazarlığının öneminin vurgulanması ve konuyla ilgili sorunlar hakkında farkındalık yaratılması amacıyla çeşitli faaliyetler düzenlenmektedir.

UNESCO’dan 14 asır önce YÜCE RABBİMİZ, HAZRET-İ MUHAMMED’E (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) Peygamberlik görevi verince, ilk emir olarak (OKU) buyurdu.

*Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.

*Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

*O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.

Peki Müslümanlar olarak YÜCE RABBİMİZİN bu emrine ne derece uymaktayız. 21’inci yüzyıldayız ama  maalesef dünyada okuma-yazma konusunda en geri olanlar Müslüman ülkeler. Türkiye olarak bizim bile hala okuryazar olmayan vatandaşlarımız var. Türkiye genelinde okuryazar olmayanların oranı yüzde 3,5. Tabii, bu ortalama oran. İllere göre değişiklik arzediyor. Türkiye’de, okuryazarlığı olmayan iller sıralamasında Siirt olarak Şanlıurfa ve Mardin’den sonra üçüncü sıradayız. Şanlıurfa’da okuryazar olmayanların oranı yüzde 10, Mardin’de 9,9, Siirt’te ise 9.2 olarak belirlenmiş bulunmaktadır.

Türkiye’de 6 yaş ve üzeri okuma yazma bilmeyenlerin oranının en düşük olduğu il yüzde 1,5 ile Antalya olurken, Antalya’yı yüzde 1.8 oranıyla İzmir ve Tekirdağ takip etmekte.

Okuryazar olmayanların oranının en yüksek iller sıralamasında Güneydoğu illerinin başı çekmesi tesadüfi değildir. Göçer nüfusunun yüksek olması bu durumu büyük ölçüde etkilemektedir. Çoğu göçer ailelerin yılın uzun bir süresi yaylalarda olmaları, çocuklarının da eğitimden uzak kalmalarına yol açmaktadır. Devletin, buna çare bulması zorunludur ve yasa gereğidir. Okumak bir hak olduğu gibi, bu hakkın sağlanmasını temin etmek de Devlet için bir görevdir. Bütün Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının ilkokul çağına geldiklerinde okula gitmeleri ve en azından ilkokulu bitirmeleri yasal bir zorunluluktur. Ne var ki, bu yasanın uygulanması konusuna gereken önem verilmemekte, cezai müeyyideler uygulanmamakta, Devlet de üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirememektedir.

Gerekirse, yaylalarda dahi çadır okullar kurularak çocuklarını okula gönderemeyenlerin ayaklarına gitmek ve eğitim hizmetini sunmak zorunludur. İlkokul çağına gelmiş çocukların okullara gönderilmesi nasıl yasal bir zorunluluksa, bütün çocuklara okuma imkânının sağlanması da zorunluluktur.

Okuryazarlığı olmayan iller sıralamasında oranı en yüksek üçüncü il olmak, Siirt’imiz adına da utanç verici bir durumdur. Dileriz ki, İlimizde okuryazar olmayanların oranının en düşük seviyeye düşürülmesi için Devletimiz, bütün imkânlarını seferber etsin ve bizi bu ayıptan kurtarsın…

Evet ve maalesef Siirt olarak, bizim   en okumaz yazmaz iller sıralamasında birinciliğimiz var. Gerçekten de övünülecek bir durum değil mi! Bunu biz değil, yaptığı anketler sonucu devletin resmi kurumu TÜİK ortaya çıkarmıştı. Günahı, vebali onların boyunlarına!

Zaman-zaman İlimizde kitap okuma kampanyaları açılmış ve okunan kitap sayıları milyonlarla ifade edilmişti. Ama işin aslı bu değilmiş! Gerçekte ne okuduğumuz var, ne yazdığımız! Gazeteciler olarak bunca yazılar yazıyoruz, bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor. Çünkü okunmuyorlar. Büyük bir ihtimalle, bu yazımız da okunmayacak, biz yine boş havanda su dövmüş olacağız!

Okumak-yazmak iyidir. Okuma yazma olmadan medeniyet olmaz. Bunun için Yüce Rabbimizin Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED’E (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) ve onun mübarek şahsında tüm insanlara ilk emri (OKU) olmuştur. Okuma yazması olmayanı, aslında dini açıdan da muaheze etmek gerekir. Çünkü Yüce ALLAH (Celle Celelühü) emrettiği halde okumuyor! İnsanların  okumaları, okuduklarını kendilerine göre yorumları, fırsatları varsa, yorumlarını yazıya dökmeleri gerekir. Hani şu bizim (KİTAPLARLA DÖVÜŞEN ADAM) gibi! Yani okuyacağız amma, her okuduğumuzun doğru olduğuna kanacak kadar da saf olmayacağız. Kendimize göre durum muhakemesi yapacağız. Okuduklarımızda hatalar varsa, altlarına haşiyeler yazarak, bulduğumuz yanlışları kendimize göre düzelteceğiz. Tabii, (düzeltelim) derken yanılan bizler de olabiliriz.

Sözün özü öğrenmek için çok okumak, okuduğunu başkalarına aktarmak için de çok yazmak gerekir. En çok yanılan, en çok yazan insandır. Bunu da aklımızdan çıkarmayalım.

Yazımızı, meşhur bir türkünün ilk dörtlüğüyle noktalayalım:

HEM OKUDUM HEM DE YAZDIM
YALAN DÜNYA SENDEN BEZDİM
DAĞLAR KOYAĞINI GEZDİM
YİTEN YAVRU BULUNMUYOR

TAŞLAMA

SANKİ KÜÇÜK DAĞLARI

YARATANDIR ZANNEDER

KİMİ PADİŞAH GİBİ

PADİŞAHLIKSA YETER

KİMSE PADİŞAH DEĞİL

SULTAN DEĞİL, ŞAH DEĞİL

CUMHURİYETSE REJİM

BU İŞLER MÜBAH DEĞİL

KANDIRMAYIN MİLLETİ

MİLLET DİBE VURMUŞTUR

AÇTIR YÜZDE DOKSANI

YÜZDE ONU KALMIŞTIR

EKONOMİ RAYINDAN

ÇIKMIŞTIR BU BESBELLİ

KAN AĞLIYOR GÖRÜNÜZ

MEMUR, İŞÇİ, EMEKLİ

HEP YAĞCILAR YÜZÜNDEN

BU HALLERE DÜŞTÜK BİZ

BUDUR İŞİN GERÇEĞİ

ŞAKŞAKÇI BİR MİLLETİZ

YAĞCILIK YAPMAK İÇİN

HER NE YAPSAK MÜBAHTIR

ZÂLİMİ ALKIŞLAMAK

HEM ZULÜM, HEM GÜNAHTIR

“ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM”

“ZÂLİMİ ASLA SEVMEM”

DİYEN MEHMET ÂKİF’TİR

DUY, UYAN BEHEY SERSEM

YAĞCI OLMADIM ASLA

İSTESEM DE OLAMAM

BENİM FITRATIM BUDUR

BUNU DEĞİŞTİREMEM

YOKSULLUĞUN SEBEBİ

YOLSUZLUKTUR İNANIN

MİLLETİ SOYANLARA

KARŞI N’OLUR UYANIN

YOLSUZLUKLAR OLMAZSA

YOKSULLUK DA OLMAZDI

ZENGİN BİRAZ UTANSA

HAK’TAN KORKAR ÇALMAZDI

YOKSULLUKLA NE KADAR

MÜCADELE EDİLSE

YOLSUZLUK VAROLDUKÇA

HEP VAROLACAK YİNE

İSVİÇRE’DE KİMLERİN

GİZLİ HESAPLARI VAR

EĞER ALIN TERİYSE

NEDENDİR GİZLİYORLAR

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER