2 Nisan Günleri (Dünya Otizm Farkındalık Günü) olarak tespit edilmiştir. Amaç, otizmli bireylerin ve ailelerinin sorunlarına dikkatleri çekmektir.
Bilmem izliyor musunuz, FOX TV’de (MUCİZE DOKTOR) adı altında yayınlanan bir dizi vardır. Ben bu dizinin meraklı bir izleyicisiyim. Dizide, adı (ALİ) olan otizmli doktora karşı hastaların, hasta ailelerinin ve hastane yetkililerinin ön yargılı davranışları hayâl mahsulü bile olsa itiraf etmeliyim ki, içimi acıtmaktadır. Ancak, bu ön yargıların aksine, Doktor Ali’nin mucizelerine tanıklık ettikten sonra, ön yargılar son bulmakta, tepkiler, teşekkür ve minnet duygularına dönüşmektedir.
Otizm, üç yaş öncesi başlayan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışların nedeni olan ve beyin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır.
Genetik olduğu söylenen, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) biraz farklıdır. Bazılarına göre otizmin nedeni olarak bebeklikte yapılan aşıların olduğu söylense de bilimsel bir kanıt yoktur.
Genelde 2 yaşına gelen bebeklerde ebeveyn tarafından fark edilen Otizm, erken davranışsal ya da kavrayışsal müdahaleler ile kendisine bakabilir akabinde sosyal ve iletişimsel yetiler kazanmasına da yardımcı olabilir. Otizm tanılı çocuklar, erişkin dönemlerine geldiklerinde bir kısmının kendi başına yaşayabildikleri bile görülmektedir.
Zaman-zaman ilkokullarda okuyan OTİZMLİ çocuklara karşı tepkilerin olduğu, okul idarelerinin, öğretmenlerin, sınıf arkadaşlarının, hatta öğrenci velilerinin otizmli çocukların okuldan atılmalarını istedikleri yolunda haberleri medyadan takip ediyoruz. Bu otizmli çocuklar arasında (MUCİZE DOKTOR) dizisindeki Ali’ye dönüşünler olur mu bilemeyiz ama eğitim görmek, bütün çocukların hakkıdır. Eğitimciler, otizmli çocukların nasıl eğitim görmeleri gerektiğinin bilimsel çalışmalarını ve bilimsel metotlarını tespit etmişlerdir. Bilim ne diyorsa, o çizginin takip edilmesi gerekir.
Otizm ve benzeri nörolojik farklılıklar her ailenin yeni doğacak çocukları arasında görülebilir. En varlıklı ailelerin çocukları bile otizmli olarak dünyaya gelebilirler.
Bir zamanların en popüler iş adamlarından Merhum Sakıp Sabancı’nın oğlu da en ağır düzeyde otizmlidir. Demek oluyor ki bu hastalık zengin-fakir gözetmiyor, her ailede kendisini gösterebiliyor. Mütevazı kişiliği, renkli ve kendine has üslubu ile Türkiye’de herkesin gönlünü kazanan Sakıp Sabancı’nın hayattaki en büyük üzüntülerinden biri oğlu Metin’di. Sakıp Sabancı ‘otomobil üretiyorum ama oğlum binemiyor’ sözleriyle de üzüntüsünü dile getirmişti.
Evet, otizmli çocuklar, gençler ve yaşlılar da yaşadığımız toplumun birer parçalarıdır. Onları asla dışlamamalı ve ailemizin birer ferdiymiş gibi sahiplenerek, hayata tutunmaları için üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz.