Yıl içinde 7 Nisan günleri (Dünya Sağlı Günü!) olarak kutlanır. Aynı zamanda (Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftasıdır!) Hafta boyunca Dünya Sağlık Teşkilatı (DST) her yıl güncel bir konuyu gündeme taşıyarak çözüm yolları ve önerileriyle birlikte tüm dünyada bilgilendirme etkinliklerinin yapılmasını teşvik etmektedir.
Sağlık, sadece hastalık ve engellilik durumunun mevcut olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir. Sağlık hakkı; kişilerin sağlıklarının devamı için sahip oldukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile güvence altına alınmış bulunan temel insan haklarını ifade eder.
Sağlık Bakanlığının görevi; herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesini, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesini, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesini sağlamaktır.
Halk sağlığının korunmasına yönelik bağışıklama, anne ve çocuk sağlığı, çevre sağlığı, sağlıklı beslenme, sağlıklı yaş alma, kronik hastalıkların yönetimi, bulaşıcı hastalıklarla, tütün ve madde bağımlılığıyla mücadele, ruh sağlığı, kanser taramaları, aile hekimliği hizmetleri ile toplumun sağlık okuryazarlığını geliştirmek için yapılan eğitimler bu hizmetlerin en başında gelmektedir. Halk eğitimleri ile toplumu oluşturan kişilerin sağlık bilinci ve davranışını geliştirerek sağlığını koruyabilmesi, sağlık sorunlarını çözebilmesi, sağlık hizmetlerine katılabilmesi, sağlık haklarını savunabilmesi amaçlanmaktadır.
Peki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak sağlığımız ne durumda! Gerçekten iddia edildiği gibi, sağlık konusunda büyük reformlar mı yaşandı, yoksa, geriye gidiş mi oldu!
Bütün sosyal devletlerin değişmez kurallarının belki de ilki vatandaşlarının sağlık sorunlarına gereken ilgi ve alakayı göstermektir. Sosyal Devletlerde, sağlık hizmetlerinin parasız olarak sunulması esastır. Hele işçi, emekli ve memurların sağlık hizmetlerinden sınırsız olarak ve ücretsiz yararlandırılmaları temel ilkedir. Gelin görün ki, Türkiye’de yapılan uygulamalar, tam bunun tersinedir. Parasız sağlık hizmeti almanın yolları tamamıyla tıkanmıştır.
Bir emekli olarak belirteyim ki, hiçbir zaman için aynı miktarda maaş aldığım vaki değildir. Sebebi, muayene ve tedavi harcamalarıdır. Aile hekimine giderseniz maaşınızdan kesinti var. Hastaneye giderseniz, kesintinin katmerlisi! İlaçlarda fark ödüyorsunuz. Özel Hastanelere gittiniz mi felaket! Bu yüzden, hasta oldukları, muayene ve tedavi olmaları gerektiği halde maaşlardan yapılacak kesintiler sebebiyle hastaneye gitmeyi, doktora görünmeyi ihmal edenlerin sayıları bir hayli fazla!
Bütün bu gerçekler ortadayken, Dünya Sağlık Günü ve Dünya Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası kutlamaları da neyin nesi! Her şeyimiz gibi, sağlığımız da ALLAH’A EMANET…
Sözün özü, Allah hastalık vermezsin. Verse de eski bir Siirt özdeyişinde olduğu gibi (YEVM HIMME, YEVM BERİ ZIMME, YEV IL MEYDEN, EL İMEN) şekilde olsun. Bu özdeyişin Türkçeye tercümesini anlamına bağlı olarak yapalım ki, manası daha iyi anlaşılsın. (Allah’ım, hastalık vereceksen üç gün olsun. Birinci gün sıtmayla geçsin, ikinci gün tövbeye fırsat olsun! Üçüncü gün iman üzere canımızı al ki sürünmeyelim, hastalık uzayıp gitmesin…)
Masum sivillerin hayatını kaybettiği, yaralı çocukların sağlık hizmetine ulaşamadığı bu çağda, insanı odağa alan, sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hakkına kolaylıkla ve yüksek hizmet kalitesi ile eriştiği yarınlar temennisiyle yine de sağlık günümüz kutlu olsun.
İyisi mi, yorum yazımı, sağlık konusunda bir anekdotla noktalamak olacak.
Anekdot şöyle:
Sağır olan, kulakları iyi duymayan biri, komşusunun ağır hasta olduğunu öğrenerek ziyaretine gitmiş. Halini hatırını sormuş:
-Nasılsın, iyi misin? demiş,
Hasta çaresizlik içinde olduğunu ifade etmek babında:
-Nasıl olacağım, çok hastayım! Galiba ölümüm yaklaştı! diye cevap vermiş.
Hastanın (İyiyim) dediğini zanneden sağır komşu.
-Oh! Ne ala, ne ala! diyerek cevap verdikten sonra sorularına devam etmiş:
-Bir isteğin var mı?
Komşusunun duymadığı için böyle bir cevap verdiğini düşünecek durumda olmayan hasta hiddetle cevap vermiş:
-Evet, Azrail’i bekliyorum! deyince, iyi duymayan komşu hastanın birilerini beklediğini zannederek, konuşmuş:
-Ayağı uğurludur. Geldi mi, eli boş dönmez! demiş.