20 Şubat günleri (Dünya Sosyal Adalet Günü)dür. (Sosyal Adalet) kavramı, ilk olarak 1919’lu yıllarda literatüre girmiştir. 1919’da ILO Anayasası’nın başlangıcında “evrensel ve kalıcı bir barışın ancak sosyal adalet temeline dayalı olarak kurulabileceği” ifadesi yer almıştır. Ardan tam 88 yıl geçtikten sonra Birleşmiş Milletler 26 Kasım 2007’de 20 Şubat tarihinin “Dünya Sosyal Adalet Günü” olarak kutlanması kararını almış ve ilk kez 20 Şubat 2009’da kutlanmıştır. Dünya Sosyal Adalet Gününün amacı; sosyal adaletsizliğe dünya kamuoyunun ilgisini artırmak, ülkelerin eğitim, sağlık gibi konularda daha fazla bütçe oluşturmalarını desteklemek, yoksulluğun kökünü kazımak, kadınlar ve erkekler arasında eşitliği sağlamak ve herkesin sosyal adalete erişmesine olanak tanımaktır.
Peki, literatüre girdiği 1919’lu yıllardan günümüze kadar Dünyada sosyal adaletin tesisi sağlanabilmiş midir, elbette ki hayır. İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın raporuna göre dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin serveti, geri kalan yüzde 99’luk kesimin servetinin toplamına eşittir. Alın size bir sosyal adalet örneği!!!
Yine Oxfam’ın verilerine göre dünyanın en zengin 62 milyarderinin serveti de dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50’lik kesiminin servetine denktir. Dünyanın nüfusunun bugün itibarıyla 7 milyar 800 milyon dolaylarında olduğu düşünülürse, 5 milyara yakın insanın toplam varlığı 66 zenginin mal varlığına eşit. Yani, bu durumda (sosyal adalete bak, sosyal adalete!) demek geliyor içimizden…
Dünyanın en yoksul yüzde 50’lik kesimin varlıkları, 2010 ila 2015 yılları arasında nüfusun 400 milyon artmasına rağmen yüzde 41 oranında düşmüş. Aynı zaman diliminde dünyanın en zengin 62 kişisinin varlıkları da 500 milyar dolardan 1.76 trilyon dolara çıkmış. Yani, zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuş…
Kuruluşun raporunda, 2010 yılında dünyanın en zengin 388 kişisinin varlıklarının en yoksul yüzde 50’ye denk geldiği belirtilirken bu oranın 2014 yılında 80’e düştüğü, 2015 yılında da düşmeye devam ettiği belirtiliyor.
Zenginlerle fakirler arasındaki gelir eşitsizliğinin artarak devam ettiği belirtilirken 2016 yılında dünyanın yüzde 1’lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99’undan (Yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olduğu biliniyor.
Oxfam’ın raporuna göre 62 “süper zenginin” toplam serveti, dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla. Bir yıl önce, dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 “süper zenginin” servetine denk geliyordu. Yani pergel, fakirlerin aleyhine açılıyor.
2010-2015 yıllarında dünyanın en yoksul yarısının nüfusu 400 milyon artmasına rağmen servetleri yüzde 41 oranında geriledi. Dünyanın en yoksul yüzde 50’sinin nüfusu 2010 ile 2015 yılları arasında 400 milyon artmasına rağmen serveti yüzde 41 (1 trilyon dolar) oranında azaldı. Yine aynı zaman diliminde dünyanın en zengin 62’sinin serveti ise 500 milyar dolardan 1.76 trilyon dolara yükseldi.
Oxfam’ın geleneksel olarak yayımladığı rapora göre, dünya nüfusunun yüzde 20’si aşırı yoksulluk sınırı olan günlük 1.90 dolar gelir ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Söz konusu rakam 1988 ile 2011 yılları arasında neredeyse hiç değişmedi.
Servet piramitinin en tepesinde yer alan yüzde 10’lük kesimin gelir düzeyinin bu zaman diliminde yüzde 46 arttığı belirtildi.
Hükümetlere eşitsizliğe son verilmesi çağrısında bulunun Oxfam, yayımladığı bir raporda en zengin yüzde 1’lik kesimin toplam servetinin dünyanın geri kalan yüzde 99’unun servetinden daha fazla olacağı öngörüsünde bulunmuştu.
Oxfam maaşlarda cinsiyet ayrımına son verilmesi, ilaçların ücretlerinin düşürülmesi ve tüketimden çok varlıkların vergilendirilmesi çağrısı yapıyor.
Evet 20 Şubat Dünya Sosyal Adalet Gününde asıl bu çarpıcı rakamların irdelenmesi gerekirdi.
Ve sonuç itibırı ile Türkiye’deki duruma bakıyoruz. Türkiye’de yüzde 10’luk zenginlerin servetleri, geri kalan yüzde 90’a denk gelmekte.
Bütün bu istatistiklere bakıp sormak gerekmez mi. HANİ, SOSYAL ADALET NEREDE!!!