2016 yılında ABD’ne Başkan seçilen Donald J. Trump, ikinci adaylığında koltuğu Joe Biden’e kaptırmışken, 2024 yılı Kasım ayında yapılan başkanlık seçimini kazanarak, 2. kez Başkan seçildi. 20 Ocak 2025’te yemin ederek Başkanlık görevini devralacak. Trump’ın yeniden başkan seçilmesi belki de (Dünyanın başına gelen büyük tehlike) olarak yorumlanmalıdır. Zira, Trump’ın yaşam öyküsü böyle bir tehlikeye işaret etmektedir.
Donald John Trump zengin bir ailenin dördüncü çocuğu olarak 1946 yılında New York’ta dünyaya gelmiştir. İş bu Başkan Trump’ın, Vietnam Savaşı’na katılmamak için sahte rapor düzenleyerek askerlikten sıyırdığı, siyasi rakipleri tarafından seçimlerde öne sürülmüştü. Aynı zamanda bir kumarhane işletmecisi olan Trump’ın sahip olduğu birçok şirket 1991–2009 yılları arasında birden fazla kez iflas ilan etmiş, yine seçimlerde rakipleri tarafından bu bakımdan hileli iflaslar yapmakla suçlanmıştı. 2016 başkanlık yarışı öncesinde Forbes tarafından şahsi serveti yaklaşık olarak 3.7 Milyar Amerikan doları olarak tahmin edilmekteydi. Eğlence ve medya sektöründeki iştirakları, 1996 yılından itibaren Miss Universe markası adı altında güzellik yarışması organizasyonları düzenlemesi karakterini ortaya koymak açısından önemli göstergelerdir.
Magazin dergisi yazarı E. Jean Carroll, Trump’ın 1996 ilkbaharında New York’taki bir mağazanın giyinme odasında kendisine tecavüz ettiğini iddia ederek hakkında dava açmıştı. ABD temyiz mahkemesi, seçilmiş başkan Donald Trump’ın, E. Jean Carroll’e tecavüz ve hakaret davasında jürinin verdiği 5 milyon dolarlık tazminat kararını onaylayarak, Başkan’ın bu suçu işlediği konusunda kesin kararı vermiş bulunuyor. Hem de ikinci kez başkan seçildikten sonra.
3 kez evlenen Trump’ın bu evliliklerden 5 çocuğu bulunmakta. Trump’ın aynı zamanda 1987 yılında yayınlanan Trump: Andlaşma Sanatı (The Art of the Deal) adlı çoksatanlar listelerinde yer almış bir kitabı bulunuyor.
Muhafazakâr sağ eğilimli Cumhuriyetçi Parti’den başkan olan Trump bu tarihe kadar 5 kez siyasi parti bağlılığını değiştirmekle biliniyor. Kendi tanımıyla milliyetçi ve Amerikancı olan Trump siyasi pusulanın ekonomik sağ düzleminde yer alıyor. Kürtaj, eşcinsel evlilik gibi sosyal konularda başkan adaylığı öncesinde ılımlı muhafazakâr veya merkez demokrat olarak görülen Trump’ın özellikle son iki yılda partisinin duruşuna yaklaşarak ekstrem muhafazakâr bir çizgi tutturduğunu söylemek yanlış değil.
Bunlara ek olarak müesses nizam ve politik doğruculuk karşıtlığı üzerine kurulu söylemleri, özellikle 2016 kampanyasında sıklıkla kullandığı “elitlere karşı halkın adayı olma” söylemi ile sağ popülist bir çizgi tutturduğu eleştirileri sıklıkla dile getirilmekte. Trump’ın göçmen ve serbest ticaret karşıtı muhafazakâr sağ popülizmini “Trumpism” olarak yepyeni bir ideoloji olarak tanımlayanlar dahi mevcut.
Hakkında oldukça yüksek sayıda cinsel taciz iddiası bulunan Trump’ın seçim dönemi boyunca kullandığı cinsiyetçi söylemler ne kadar Demokratların tepkisini çekse de bu süreçte ikna ettiği kadın seçmenin desteğinin önemli ölçüde azalmasına neden olmadı.
Sonuç itibarıyla bir kumarhane işletmecisi ve tüccar zihniyete sahip, Trump’ın ekonomik savaşlar başlatarak ABD’nin, dünya ülkelerini sömürmesi için ne gerekiyorsa yapacağı tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyoruz. Bütün bunların yanında Trump’ın Suriye’de, Türkiye’nin aleyhine bir politika yürüteceğini hatırlatmakta yarar var.