Medyada yer alan haberlere göre Hatay’ın Antakya ilçesinde vatandaşın biri “Çocuklarım aç” diyerek kendisini yakmış. Öncelikle belirtelim ki, çocukları aç olan her baba intihar etmeğe kalkışırsa, inanın en az on milyon kişinin intihar etmesi gerekir. Bu hükme nereden varıyoruz sorusunun cevabını verelim. Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.220, yoksulluk sınırı ise 6.323 TL olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Türkiye’de çalışanların yüzde 43’ü asgari ücret üzerinden maaş almaktadırlar. Asgari ücret ise 2.320 TL. Yani, bütün asgari ücretliler aç! Bir de, hiç işleri ve dolayısıyla gelirleri olmayan 10 milyona yakın işsiz vatandaş var! Orta yaşlı vatandaşlarımız, çok iyi anımsıyor olacaklardır. 2001 yılında Sayın Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı, Merhum Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu dönemde yaşanan ekonomik kriz yüzünden kepenk kapatan bir esnaf, (artık bir işe yaramıyor) diyerek kameralar önünde yazar kasasını Başbakan’ın önüne atmak suretiyle, tepkisini dile getirmişti de bu olay hükümetin düşmesine yol açmıştı.
Son yıllarda, işsizlik ve yoksulluk sebebiyle yaşanan toplu intiharlara bakın. Bir ailenin bütün fertlerinin siyanür kullanarak intihar ettikleri olay daha dün yaşanmış gibi. Şimdi de Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan Hatay Valiliği önünde, bir süredir işsiz olan A.Y isimli kişi “Çocuklarım aç” diyerek kendisini yaktı.
(Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin) şeklinde bir deyimimiz vardır. Açlığın ne kadar zor ve çekilmez olduğunu vurgulamak açısından çok gerçekçi bir deyim. Hele, kişi babaysa ve evine ekmek götüremiyorsa!
Türkiye, gerçekte zengin bir ülkedir. Bu ülkenin kaynakları değil 83 milyonu, 830 milyonu bile besleyebilir. Ancak, (Biri yer, biri bakar, kıyamet bundan kopar) deyiminde olduğu gibi, milli hasıladan birilerine çay kaşığıyla düşerken, birileri kepçe-kepçe yürütüyorlarsa, işte, dananın kuyruğunun koptuğu yer burasıdır.
Saraylarda, lüks içinde yaşayanlar, elbette fakir yurttaşların sorunlarından habersiz olurlar. Bir tarihi anekdot vardır. Hemen herkesin duyduğu “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” şeklinde yaygın olarak kullanılan bu ifade 18’inci yüzyılın Fransa’sında yaşanmış bir olaydır. Büyük bir ekonomik kriz içinde olan Fransa’da halk ayaklanmış ve Sarayın çevresinde toplanarak nümayişler yapmaktadır. Kraliçe Marie Antoinitte sarayın çevresini saran halkın bağırıp çağırmalarına bir anlam veremeyerek, çevresindekilere sebebini sorunca:
-Yiyecek ekmek bulamıyorlar! cevabını vermişler.
Bunun üzerine Kraliçe, tarihe not olarak düşülecek:
-Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler! şeklindeki meşhur deyimi kullanmış.
Evet, saraylarda yaşayanların işsizlerin, yoksulların ekmek sorunlarını bilmelerini beklemek boşunadır. Bir elleri yağda, bir elleri balda olanlar, açların, yoksulların durumlarını nerden bilecekler ki. Onlar, herkesin kendileri gibi bolluk içinde olduklarını zannederler. Ekmek yoksa, pasta; balık yoksa, et; reçel yoksa, bal yemelerini tavsiye ederler!!!
Yaşananlar karşısında üzülmemken başka elimizden gelen bir şey yok. Yine de diyoruz ki (Allah’ım, insanlarımızı açlıkla terbiye etme!)
TAŞLAMALAR
“ÖLME EŞEĞİM ÖLME
BİR GÜN BAHAR GELECEK”
ÇAYIR ÇİMEN AÇACAK
TOPRAK YEŞİLLENECEK
EMEKLİLER BOŞ YERE
HAYÂL KURMUŞLAR BELLİ
MEMURA EMEKLİYE
VERMEDİ, VERMEZ ELİ
BU ÜLKENİN KAHRINI
YÜKÜNÜ ÇEKEN KİMDİR
BENİM ÇİLEKEŞ İŞÇİM
BAĞ_KURLU EMEKLİM’DİR
BAŞKA BAHARA KALDI
KURDUĞUMUZ HAYÂLLER
“EVET” DEYİN BAKALIM
EMEKLİ EVETÇİLER
YORUMLAR