(EMEKLİLER HAFTASI) diye bir haftanın ve (EMEKLİLER GÜNÜ) adı verilmiş bir günün bulunduğunu biliyor muydunuz. Her yılın 28 Haziran – 4 Temmuz tarihleri arası (Emekliler Haftası), 30 Haziran günü ise (Emekliler Günü) olarak kutlanır.
Bu arada anımsatalım, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da 2024 yılını EMEKLİLER YILI ilan etmişti.
Avrupa ülkeleri, emeklilerine büyük önem verirler. Onların, yaşam kalitelerini yükselterek, hayatlarının son yıllarını rahat ve huzur içinde geçirmeleri için maddi ve manevi destek olurlar.
Bugün 30 Haziran olduğuna göre, Dünya Emekliler Günü içindeyiz demektir. Peki, gelin Türkiye’deki emeklilerin genel durumlarına bir bakalım ve bugünü nasıl kutlayacaklarını değerlendirelim.
Ülkemizde 16 milyona yakın emekli vatandaşımız bulunmaktadır. Bunların bir kısmı memur, bir kısmı işçi ve bir kısmı da Bağ-Kur emeklilerinden oluşur. Emeklilerimizin yüzde 80’sinden fazlası, 10 bin TL maaşa talim ederler. Memur emeklilerinin yüzde ellisinden fazlasının eline geçen aylık asgari ücretin bile çok altındadır. Emeklilerin yüzde 50’sinden fazlası, ikinci bir işte çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Yani, öyle emekli olup yan gelip yatmak, tatil yerlerine gitmek, ömrünün son demlerini huzur içinde geçirmek yok. Avrupa ülkelerinde emekli olan, ömrünün kalan yıllarını turistik gezilerde geçirerek değerlendirirken, bizim emekliler ikinci bir iş bularak çalışmak zorunda kalıyorlarsa, demek oluyor ki, emekliler günü, emekliler haftası ve emekliler yılı ironiden ibaret!
Emeklilerimizin yarısına yakını kirada oturmaktadırlar. Kirada oturmayanların evleri de oturmaya elverişli değildir. Yine emeklilerin yüzde 50’sinin borçları olduğu ve kredi kartlarıyla yaşamlarını sürdürdükleri belirtilmektedir.
Bakın, Maliye Bakanımız nasıl emekli istediklerini veciz(!) bir şekilde nasıl özetlemiş:
“Bizim için en ideal emekli odur ki, emekli olur olmaz ölen, arkasında dul ya da yetim maaşı alacık varız bırakmayandır.”
İşte, emeklimizin durumu ve gördüğü kıymet bu vecize içinde saklıdır!
Maalesef, bu ülkede emeklilerin yaşadıklarını savunmak oldukça zordur. Çünkü bu ülkenin emeklileri yaşamıyor, sürünüyorlar! Avrupa ülkelerinin emeklileri, emeklilik hayatlarını turist olarak ve dünyayı gezerek değerlendirirlerken, bizim emekliler, emekli olduktan sonra da çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Çünkü çalışmasalar sefil durumlara düşeceklerdir. Bir ara emeklisever(!) hükümetimiz devlet, emeklilerin yaşam standartlarını yükselteceğine, çalışan emeklilerden Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) adı altında bir de kesinti uygulamaktaydı. Emekli, eğer bir işyerinde çalışıyorsa SGDP kesintisi işveren tarafından ödeniyordu. Ancak emekli kendine ait bir işyeri açarsa ya da şirket ortağı olursa, doğrudan maaşından kesinti yapılmaktaydı. Sosyal olduğunu iddia eden Devletin anlayışına bakın!
Bu ülkede, sayıları milyonlarla ifade edilebilecek emekliler vardır. Bunların büyük çoğunluğunun aldıkları emekli maaşları sağlıklı ve dengeli beslenebilmeleri için gerekli miktarın çok altındadır. 16 milyon emeklinin yoksulluk içinde yaşadıkları, emeklilerin yüzde kırkının kendilerine ait olmayan konutlarda kiracı olarak oturdukları, evleri kendilerine ait olanların da kapılarının, pencerelerinin çürüdüğü, yakıt fiyatlarının yüksekliği sebebiyle evlerini iyi ısıtamadıkları bilinen gerçeklerdendir.
Yine emeklilerin yüzde 60’ına yakın bölümünün borçlu oldukları, kredi kartı borçlarını ödeyemedikleri, tahsilde bulunan çocuklarına harçlık gönderemedikleri çevremizde yaşanan dramlardan belli olmaktadır.
Emekliler Haftası içinde bulunduğumuz bir zaman diliminde bu ülkede yaşayan emekliler, 1 Temmuz 2024 tarihi itibarıyla yapılacağını umdukları zam oranıyla soluk aclacaklarını zannetmişlerdi. Ancak yapılan açıklamalardan anılıyoruz ki, emekliler yine havalarını alacaklar.
Bu düşünceler içinde, biz en verimli yıllarını ülkenin kalkınması için harcayan emeklilerimizin Emekliler Gününü ve Emekliler Haftasını yürekten kutlarken, 2024’ün EMEKLİLER YILI ilan edilmiş olmasının bir İRONİDEN İBARET OLDUĞUNU DA ANIMSATIYORUZ.
ANEKDOT
Emeklinin biri, bastonuna dayana dayana evine giderken yorulmuş, bir çayhanenin önünde duraklayarak nefeslenmek için sandalyeye oturmuş. Çayhanenin garsonu hemen koşarak:
-Ne alırsın amca? diye sormuş.
Cebinde bir bardak çay parası dahi olmayan yaşlı emekli cevap vermiş:
-Eğer bedavaysa, bir soluk nefes alacaktım, oğlum!
TAŞLAMA
EMEKLİNİN UMUDU
TEMMUZ MAAŞ ZAMMINDA
HAYÂL KIRIKLIĞI VAR
BİL BU İŞİN SONUNDA
ASGARİ ÜCRET KESİN
ZAM GÖRMEYECEK BELLİ
YÜZDE YİRMİBEŞ ZAMMA
ŞÜKREDECEK EMEKLİ
(KÖK MAAŞ) SORUNU VAR
ÇÖZÜLMESİ GEREKEN
ON BİN LİRAYA TALİM
BU SORUN ÇÖZÜLMEDEN
EYT VE BAĞ’KURLU
EMEKLİLERİN ÇOĞU
KÖK MAAŞ ÜZERİNDEN
HESAP OLURSA YANDI
TÜİK’İN ENFLASYONU
KANDIRMACADIR BELLİ
ENAG’A BAK ENAG’A
NE DERSE O GEÇERLİ
EMEKLİYE TEMMUZ’DA
SEYYANEN ONBİN TE-LE
ZAM VERİLSİN GEREKTİR
ENFLASYONLA BİRLİKTE
YORUMLAR