Siirt olarak, bizim de önemli bir birinciliğimiz var! En okumaz yazmaz iller sıralamasında birinciyiz! Gerçekten de övünülecek bir durum değil mi! Bunu biz değil, yaptığı anketler sonucu devletin resmi kurumu TÜİK ortaya çıkarmıştı. Günahı, vebali onların boyunlarına!
Zaman-zaman İlimizde kitap okuma kampanyaları açılmış ve okunan kitap sayıları milyonlarla ifade edilmişti. Ama işin aslı bu değilmiş! Gerçekte ne okuduğumuz var, ne yazdığımız! Gazeteciler olarak bunca yazılar yazıyoruz, bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor. Çünkü okunmuyorlar. Büyük bir ihtimalle, bu yazımız da okunmayacak, biz yine boş havanda su dövmüş olacağız!
Okumak-yazmak iyidir. Okuma yazma olmadan medeniyet olmaz. Bunun için Yüce Rabbimizin Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED’E (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) ve onun mübarek şahsında tüm insanlara ilk emri (OKU) olmuştur. Okuma yazması olmayanı, aslında dini açıdan da muaheze etmek gerekir. Çünkü Yüce ALLAH (Celle Celelühü) emrettiği halde okumuyor! İnsanların okumaları, okuduklarını kendilerine göre yorumları, fırsatları varsa, yorumlarını yazıya dökmeleri gerekir. Hani şu bizim (KİTAPLARLA DÖVÜŞEN ADAM) gibi! Yani okuyacağız amma, her okuduğumuzun doğru olduğuna kanacak kadar da saf olmayacağız. Kendimize göre durum muhakemesi yapacağız. Okuduklarımızda hatalar varsa, altlarına haşiyeler yazarak, bulduğumuz yanlışları kendimize göre düzelteceğiz. Tabii, (düzeltelim) derken yanılan bizler de olabiliriz.
Sözün özü öğrenmek için çok okumak, okuduğunu başkalarına aktarmak için de çok yazmak gerekir. En çok yanılan, en çok yazan insandır. Bunu da aklımızdan çıkarmayalım.
Yazımızı, meşhur bir türkünün ilk dörtlüğüyle noktalayalım:
Hem okudum hem de yazdım
Yalan dünya senden bezdim
Dağlar koyağını gezdim
Yiten yavru bulunmuyor