6-12 Ocak arası günler ENERJİ TASARRUFU HAFTASI’DIR. Enerji sadece bireyler, aileler için değil, en küçük toplumlardan adına DEVLET dediğimiz en büyük toplumlara kadar tüm insanlığın sorunudur. Dünyamızda yaşanan savaşların belli başlı sebebinin, enerji kaynaklarına sahiplenmeyle ilgili olduğunu anımsatalım.
Petrol, doğalgaz, kömür, güneş enerjisi, elektrik enerjisi, ısı enerjisi, mekanik enerji günlük yaşantımızda kullandığımız başlıca enerji kaynaklarımızdır. Dünya’da yaşayan insan sayısı arttıkça ve teknoloji geliştikçe enerjiye duyulan ihtiyaç elbette daha da artacaktır. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak ve gerekli enerjiyi üretmek adına tarihsel süreçte ilk kullanılan hammaddeler kömür ve sıvı yakıtlar olmuş, teknolojinin gelişmesiyle birlikte biyoenerji tekniği bulunmuş ve daha çevre dostu olduğu için dikkatleri üzerine çekmiştir. Son zamanlarda bazı devletler çevreye verilen zararı azaltma konusunda maddeler içeren Kyoto protokolü imzalanmıştır. Kendi çıkarlarına ters düşen devletler ise buna tepki göstermiştir. Dünya devi Amerika ise dev güneş panelleri kurarak biyo enerji adına önemli bir adım atmıştır.
Sonuç olarak şu an dünya üzerinde pek çok enerji santrali türü vardır. Bunlar nükleer, termik, hidrolik, jeotermal, güneş, rüzgâr, gaz ve kombine olarak 8 farklı sınıfa ayrılmıştır.
Enerji üretmek bir ülke için çok önemlidir. Enerji üretelim lakin tasarrufu her zaman yapalım. Yarınlar için gelecek için tasarruf en iyi enerji kullanımıdır.
Son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri de nükleer enerji santralleridir. Kimi uzmanlara göre çevreye ve insan sağlığına çok ciddi derecede zarar verdiği öne sürülen nükleer enerji santralleri kimi uzmanlar tarafından ise pek çok yararı olan bir santral türü olarak nitelendirilmektedir.
Nükleer santrallerinin en büyük savunucusu NASA’ya göre nükleer santraller termik santrallerin neden olacağı ölümleri azaltmaktadırlar. Aynı zamanda termik santrallerin doğaya yayacağı yaklaşık 64 gigaton karbondioksit salınımının da nükleer santraller sayesinde önüne geçildiği iddia edilmektedir. Şimdi bu kadar tartışmaya sebep olan nükleer santrallerini incelemeye başlayalım.
İlk olarak nükleer enerji santrallerinin hammaddelerinin radyoaktif maddeler olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu santrallerde radyoaktif maddeler kullanıldığı için diğer santrallere nazaran nükleer enerji santrallerinde daha farklı daha sıkı güvenlik önlemleri alınmaktadır. Gerek farklı teknolojik nitelikler barındırması zorunlu olmasından, gerekse tehlikeli hammaddeler kullanılmasından dolayı nükleer enerji santrallerinin dünyada bulunduğu ülke sayısı diğer santral sayılarına göre çok sınırlıdır. Öte yandan bir nükleer santral kurulmak isteniyorsa öncelikle zenginleştirilmiş uranyuma sahip olmak gerekir. Nükleer enerji santrallerinde de fizyon ve fisyon tepkimeleri sonucunda elektrik enerjisi elde edilir.
Hakkında birçok tartışma yapılsa da iyi inşa edilmiş bir nükleer santrali kurulmuş olduğu ülkenin ekonomisine büyük bir katkı sağlar. Santraller arasında teknoloji açısından ulaşılmış en uç nokta olan nükleer santrali enerji üretimi açısından çok önemli bir yere sahiptir.
Nükleer Santraller dışında:
Kombine çevrim santralleri,
Doğalgaz Santralleri,
Jeotermal Enerji Santralleri,
Rüzgar Enerjisi Santralleri,
Hidroelektrik santralleri,
Güneş Enerjisi Santralleri ve
Termik Santraller gibi Enerji üreten birçok santral türleri vardır. Ancak, bu santrallerden en önemlisinin ve en yararlısının GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALLERİ olduğunu asla unutmayalım.
Unutmamamız gereken bir başka husus da, Türkiye olarak ENERJİ konusunda dışa bağımlı olduğumuz gerçeğidir. Hem, enerji kaynaklarında sadece bizim değil, gelecek kuşakların da hakları olduğunu bilmeliyiz.
Enerji tasarrufunun en basit örneği ise gereksiz bir elektrik ampulünü söndürmekten geçer, bunu asla unutmayalım…