Bir engelliler gününü daha geride bıraktık.
Bu gün münasebetiyle bol nutuklar atıldı, beyanatlar verildi. Etkinlikler düzenlendi. Engellilerin haklarından bol bol söz edildi. Adeta baş tacı ilan edildiler. Belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek vaatler verildi.
Nasrettin Hocanın fıkrasında olduğu gibi yorgan gitti, kavga bitti.
Gün bitti, bütün sözler ve söylemler de unutuldu gitti.
Engelliler yine kendi dertleri ile baş başa kaldılar. Kendi yağları ile kavrulmaya devam edecekler.
Yine görme engelliler engebeli araziye benzeyen kaldırımlarda rahat yürüyemeyecekler. Kaldırımlarda bulunan bodrum girişleri onlar için birer tuzak olmaya devam edecekler.
Ortopedik özürlüler de ne koltuk değnekleri, tekerlekli ve ne de akülü arabaları bir yerden başka bir yere rahat rahat gidemeyecekler.
Psikolojik rahatsızlıkları olanlar yine alay konusu olacaklar. Rahatsızlıkları daha da derinleştirilecek.
İş hayatına aktif olarak katılabilecek durumda olan engelliler işsizlikten kıvranacak ve başkalarının eline bakmak zorunda kalacaklar.
Kısacası engelliler açısından değişen bir şey olmayacak, hayat aynı zorluklarla devam edecek.
Taa ki bir engelliler gününe kadar. O gün yine bol bol nutuklar atılacak, kabuller törenler yapılacak.
Hepsi o kadar.