Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fatih ARITÜRK
Fatih ARITÜRK

(EY AHALİ, EY KURU KALABALIK!!!)

Keloğlan filmlerinin klasik sahnelerinden biridir. Yüksek bir yere çıkarak boynundaki davula elindeki tokmakla vuran ve böylece halkın dikkatlerini çekmeğe çalışan münadi (tellal) her ne diyecekse:

(Ey ahali! Ey Kuru kalabalık! Duyduk duymadık demeyin! Padişah efendimizin fermanlarıdır!)

Cümlesini kurduktan sonra Padişahın fermanını okumağa başlar. Kalabalıkların ne kadar kuru olduklarını ifade açısından, gerçekten, çok önemli bir tespit! Maalesef, bu tespit toplumumuza tıpatıp uymaktadır. Bu toplum kadar sorgulamayan, (Niçin? Neden? Nasıl?) sorularını sormayan başka bir toplum var mı! İşte bunun içindir ki hep (KURU KALABALIK) olmak özelliğinde kalmaktayız.

Oysa sorgulamak, yapılanların niçinlerini, nedenlerini bilmek, nasıl gerçekleştiklerini anlamak gerekir! (Niçin? Neden? Nasıl?) sorularını sormayan hiçbir toplum kalkınamaz, gerçek demokrasinin yolunu bulamaz! Sormayan, sorgulamayan toplumlar, hep geri kalmağa mahkûmdurlar.

Hiç düşündünüz mü, mucitler neden genelde batılı ülkelerden çıkar. Çünkü batılı ülkelerde gerçek anlamda demokrasi vardır, soruların önlerine setler konulmamıştır. Sormak, araştırmak serbesttir. Zaten (Niçin? Neden? Nasıl?) sorularını sormayı başaramayan bir insan mucit olamaz! Atom parçalandıysa, Ay’a çıkıldıysa, televizyon, internet, cep telefonları vesaireler icat edildiyse, hep (Niçin? Neden? Nasıl?) sorularını soran, araştıran ve bulanlar sayesinde olmuştur!

Toplumlarda, üç tip insan vardır. Aptallar, yarı aptallar ve gerçekçiler! Aptallar, her ne söylense inanan kısımdır. Keloğlan masallarındaki (KURUKALABALIKLAR) hükmündedirler. Ne yöne güdülürlerse, o yöne giderler. Yarı aptallar, söylenenlere uymakla birlikte, kendilerine düşecek payı düşünürler. Gözleri yükseklerde değildir, bir torba kömüre fit olurlar! Gerçekçiler ise kendi çıkarlarını değil, yapılanların, ya da yapılacakların topluma olan yararlarını ve zararlarını düşünürler. Bir işte, toplumun menfaati varsa, kendilerine zarar gelecek olsa bile kabullenirler. Toplumun menfaatlerini, kendi menfaatlerinin önünü koyalar. Yaşadıkları toplum adına üzülür ve sevinirler. (Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır) emrine uygun hareket ederler. Zalimlere, zulümlerinde yardım edenlerin de, zalimler hükmünde olduklarını bilirler.

Şimdi, nasıl bir toplum olduğumuza karar verin. Keloğlan masallarındaki KURUKALABALIKLARA mı benziyoruz, topluma uygulanan haksızlıklara karşı direniyor muyuz, yoksa, zalimlerin saflarında mı yer alıyoruz!!!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER