Türkiye, gerçekten çok garip bir ülke oldu. FETÖ’den gerekli ders alınmamış olmalı ki, halâ cemaatlerin peşinde gidiyoruz. Düşünebiliyor musunuz, hükümet kadar kudretli cemaatler var! Bir zamanlar kendilerini gizlemek ihtiyacını hisseden tarikat liderlerinin elleri milletvekilleri, hatta bakanlar tarafından öpülmekte. Türkiye’nin selameti için dua etmeleri istenmekte. Yani, bir yerde işler ALLAH’A havale edilmiş gibi.
Her ne kadar FETÖCÜLER PARALEL ilan edilip tu kaka edilmekteyse de, hiçbir zaman, hatta hilafet dönemlerinde bile tarikatlar, cemaatler böyle kuvvetli böyle etkili olmamışlardı!
Hala Halifelik özlemi içinde olan saflar var! Oysa Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) bir hadis-i şeriflerinde (Hilafet, benden sonra 30 yıldır. Ondan sonrası acı bir saltanattır) buyurmuştur. Peygamber Efendimizin ebediyete intikal etmelerinden sonra geçen 30 yıl ise Hazret-i Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edildiği tarihe denk gelmektedir. Yani, Hazret-i Hüseyin’in şehit edilmesiyle birlikte hilafet son bulmuş, saltanat dönemi başlamıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Mustafa Kemal Paşa’ya (Atatürk) halife olmasını teklif ettiler. Kabul etmedi. Çünkü dinle, devlet işlerinin birbirlerinden ayrılması gerektiğine inanıyordu.
Bakın, bugün bölgemizde meydana gelen olayların hemen hepsi din eksenlidir. Geçmişte Müslümanlarla, Hıristiyanlar savaşırlardı. Şimdi, Sunilerle Şiiler birbirlerini kırıyorlar. Mısır’da, İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Tunus’ta, Cezayir’de, Libya’da, Yemen’de ve diğer Müslüman ülkelerde yaşanan, daha doğrusu yaşatılan budur!
Türkiye’de de Sunni-Alevi çatışması çıkarmak isteyenler var. Din, hassas bir konudur. Din üzerinden siyaset yapmak, bu millete yapılacak en büyük kötülüktür. Türkiye’de, hükümeti bile tehdit edebilecek güçte cemaatin bulunması, akıllara ziyan değil mi!
ATATÜRK’ÜN büyük bir deha oluşunun kanıtı laiklik sistemine ters düşersek, ALLAH KORUSUN komşu ülkelerde yaşanan felaketlerin Türkiye’de de yaşanmayacağının garantisini kim verebilir!
Şunu akıllarımızdan çıkarmayalım. Laiklik, asla dinsizlik değildir. Herkesin kendi dinini yaşama özgürlüğüdür. (Sizin dininiz size, benim dinim bana) buyruğunun hayata geçirilmesidir.
YORUMLAR