Siirt ekonomisinin temel direği yeşil altınımız olan fıstığımızın fiyatı bu günlerde dip yapmış durumda.
Bunda piyasanın tüccarın elinde olması ve fiyatının bunlar tarafından belirlenmesinin yanı sıra, dolaylı ve direkt olarak Gaziantep ve İran’ın da büyük etkisi var.
Dünya genelinde fıstık üretiminde başa güreşen ülkelerin başında geliyor. İran fıstığı Siirt fıstığından çok daha kalitesiz. Gerçekten bir tadı yok.
Ancak ne yazık ki bu düşük kalitesine karşın fiziksel görünüm açısından çok benziyor. İşin uzmanı olmayanlar iki fıstığı birbirinden ayırt etmekte zorlanırlar.
Ambargo nedeniyle ürünlerine pazar bulmakta zorlanan İran fıstığını genellikle yasa dışı yollardan ülkemize sokuyor. Bu durum fıstığımızın fiyatının düşmesine neden oluyor.
Siirt fıstığına bir darbe de yıllardan beri Gaziantep tarafından vuruluyor.
1950’li yılların sonunda Türk Patent ve Marka Kurumu kurulduğunda Gaziantep büyük bir uyanıklık yapıp, Siirt fıstığını kendi fıstığının bir alt türü olarak tescil etmiş.
2003 yılında dönemin Valisi Nuri Okutanın başlattığı girişimden bu yana 20 yılı aşkın bir süreden beri bu handikabı aşamadık.
Bu durum isimden çok öte bir anlam taşıyor. Bunun en belirgin tarafı bu durum bizim İran fıstığı ile mücadelemizi engelliyor.
Mevzuatımıza göre İran fıstığını engellemeye yönelik resmî başvuruyu ancak tescili elinde bulunduran kurum yani Gaziantep Ticaret Odası yapabiliyor. İran fıstığı onların fıstığını etkilemediği için Gaziantep Ticaret Odası kılını bile kıpırdatmıyor.
Umarım en kısa bir zamanda bu iki handikabı aşmış oluruz.