Keratokonusun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca, gözleri sürekli ovalama gibi mekanik faktörler de keratokonus gelişimini tetikleyebilir. Çevresel etkenler ve alerjik durumlar da bu hastalığın ortaya çıkmasında etkili olabilir.
Keratokonusun belirtileri genellikle ergenlik veya genç yetişkinlik döneminde başlar. Hastalar, görmede bulanıklık, ışık halkaları, çift görme ve ışığa karşı artan hassasiyet gibi sorunlar yaşayabilir. Teşhis, detaylı bir göz muayenesi ile konur. Korneanın tüm katmanlarını haritalayan özel görüntüleme teknikleri, keratokonusun varlığını ve ilerleme derecesini belirlemek için kullanılır.
Keratokonus tedavisinde amaç, hastanın görme kalitesini mümkün olduğunca korumak ve ilerlemeyi durdurmaktır. İlk aşamalarda yumuşak veya sert kontakt lensler ile düzeltilen görme sorunları, ileri durumlarda ise çeşitli cerrahi müdahaleler gerekebilir. Bunlar arasında cross-linking, kornea halkaları ve gerektiğinde kornea nakli bulunmaktadır. Çapraz bağlama işlemi, korneanın mekanik dayanıklılığını artırarak ilerlemeyi yavaşlatmayı hedefler.
Op. Dr. Hüseyin Dundar, “Keratokonus, erken teşhis ve uygun tedavi ile yönetilebilen bir durumdur. Göz sağlığına dair herhangi bir sorun fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir göz doktoruna başvurmalısınız. Unutmayın, erken müdahale, görme yetinizin korunmasında kritik bir öneme sahiptir.” diye belirtti.