Sık sık dile getirdiğim konulardan biri de sivil toplum kuruluşlarıdır.
Sivil toplum kuruluşlarının güçlü olduğu ülkelerde toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin çok önemli bir bölümünü devletin yerine kendileri tarafından gerçekleştiriliyor.
O kadar ki, bazı ülkelerde sağlık ve eğitim hizmetleri bile, bu tür kurumlar aracılığıyla yürütülmektedir.
Ülkemiz bu konuda oldukça geride ve güçlü sivil toplum kuruluşlarımız yok denecek kadar az.
Yarı resmî kurum olarak kabul edebileceğimiz Kızılay ve Yeşilay’ı bir kenara bırakırsak, ülke genelinde güçlü bir şekilde teşkilatlanan sivil toplum kuruluşlarımız hiç yok.
Siirt’te durum daha da vahim. Dernek, vakıf, sendika, birlik, oda ve benzeri il genelinde 400 civarında kurum faaliyet gösteriyor gibi gözüküyor. Çünkü bir çoğu faaliyet bile göstermiyor.
Ancak bunların yarısından çok daha fazlası birer tabeladan ibarettir. Çoğunun bir ofisi bile yok. Başkanlarından başka da ilgilenen yöneticileri de pek bulunmaz.
Tabiri caizse kendileri himmete muhtaç iken, başkalarına himmet etmelerini beklemekte fazla hayalcilik olur. Nitekim edemedikleri gibi, kendi konularında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarından yardım talebinde bulunuyorlar. Aynı talebi valilik ve kaymakamlara da iletiyorlar. Çoğu zaman da çeşitli bahanelerle istedikleri yardımları da koparıyorlar.
Durum böyle olunca Siirt’te olduğu gibi bütün hizmetleri kamu kurum ve kuruluşlarından bekliyor. Onlar da birçok konuda yetersiz veya lakayt kalabiliyorlar.
Olan da her konuda olduğu gibi vatandaşa oluyor. Hak ettiği hizmetlerden mahrum kalıyor.
Umarım en kısa zamanda güçlü ve etkin sivil toplum kuruluşlarına sahip oluruz.