16 Ağustos 1964 tarihiden bu yana her yıl 16-17-18 Ağustos günleri Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma haftası olarak kutlanır.
Anadolu’dan ve Dünyanın her yerinden gelen Alevi-Bektaşi inancına bağlı insanların katıldığı, Nevşehir’in Hacı Bektaş İlçesinde bulunan Hünkar Hacı Bektaş-i Veli Dergahında anma törenleri düzenlenir.
Gerçek adı, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan Hacı Bektaş-ı Veli Horasan’ın Nişabûr şehrinde 1281 yılında dünyaya teşrif etmiştir.
İlk eğitimini Şeyh Lokman-ı Perende’den almıştır. Lokman-ı Perende, Ahmed-i Yesevi’nin halifelerindendir. Hacı Bektaş-ı Veli, Lokman-ı Perende’nin gözdesiydi.
Hacı Bektaş-ı Veli, eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu’ya gelerek irşad vazifesine başlamış, bu sıralarda kuruluş devrinde olan Osmanlı Devleti’nin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri olmuştur. Sultan Orhan zamanında teşkil edilen “Yeniçeri Ordusu”na dua ederek, askerlerin sırtlarını sıvazlardı. Yeniçeriler, Hacı Bektaş-ı Veli’yi kendilerine manevi pir olarak kabul etmiştir. Yeniçeri Ordusunun, manevi hayatı ve disiplini ona bağlıydı. Hacı Bektaş-ı Veli, asırlarca Yeniçeriliğin piri, üstadı ve manevi hamisi olarak bilindi. Bu bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin sulh zamanındaki talimleri ve harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müsbet neticeler verdi. Bütün bunlar, halk ile Yeniçeriler arasındaki yakınlığı kuvvetlendirdi.
Yeniçerilerin, dervişler gibi cihad azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedakar oluşlarında, Hac-ı Bektaş-ı Veli’ye bağlılıklarının etkisi tartışmasızdır.
Yeniçerilerin; “Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali… Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli…” diyerek savaşa başlamaları, bunun manidar bir ifadesidir.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin “MAKALAT” adlı Arapça bir eseri vardır. 1338 senesinde vefat eden Hacı Bektaş-ı Veli’nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak “BEKTAŞİ” denildi.
Makalat’ın asıl nüshaları tetkik edildiğinde, onun; İslam dinine sıkı sıkıya ve sağlam bir şekilde bağlı olduğu, İslamiyete uymayan davranışlara şiddetle karşı çıktığı anlaşılır.
Hafta dolayısıyla Siirtli Halk şâiri Ahmet Arıtürk’ün HAC-I BEKTAŞ-I VELİ ile ilgili bir şiirini sunarak yazımızı noktalayacağız:
ERENLERİN SULTANI
HACI BEKTAŞ-I VELİ
CÜMLE CANLARIN CANI
HACI BEKTAŞ-I VELİ
ERENLER MECLİSİNDE
YÜZ BİN “HU” ÇEKER GÜNDE
ŞEMS-İ AHMED YÜZÜNDE
HACI BEKTAŞ-I VELİ
BİZ, UŞŞAK-I ALİ’YİZ
EHLİ BEYTİZ ÂLİYİZ
KAPININ BENDESİYİZ
HACI BEKTAŞ-I VELİ
HASAN İLE HÜSEYİN
CEDDİ ÂLİNDİR SENİN
GÜL’ÜSÜN EHLİ BEYTİN
HACI BEKTAŞ-I VELİ
TUR DAĞINDA MUSA’YLA
DENİZ YARDI ASAYLA
VARDI EHL-İ ABAYLA
HACI BEKTAŞ-I VELİ
ALİ OLDU HAYBER’DE
MERD-İ MEYDADIR MERDE
DEVADIR HER BİR DERDE
HACI BEKTAŞ-I VELİ
AHMED-İ YESEVİ’DEN
GELEN CANA, CANSIN SEN
REHBERİMİZ ALPEREN
HACI BEKTAŞ-I VELİ
ŞAHIM LOKMAN PERENDE
KAPUNDA OLDUK BENDE
KUTBUL AKTAPLIK SENDE
HACI BEKTAŞ-I VELİ
“HİMMET” SENDİN YUNUS’A
ARACIYDI TAPTUK’SA
AÇ GÖNLÜMÜ TUTUKSA
HACI BEKTAŞ-I VELİ
MEYDANI BU KIRK’LARIN
ŞOL GÖNLÜ KIRIKLARIN
PİRİDİR ÂŞIKLARIN
HACI BEKTAŞ-I VELİ
ÜÇLER, YEDİLER, KIRKLAR
TOPLANMIŞ TÜM ABDALLAR
ÂBİD HİMMETİN DİLER
HACI BEKTAŞ-I VELİ