Mustafa Kemal Atatürk, matbuata çok önem verirdi. Nitekim Milli Mücadeleyi başlattığı zaman yaptığı ilk işlerden biri de, Anadolu’nun sesini duyurmak için Gazete yayınlatmak olmuştur. Atatürk’ün Millî Mücadele’de çıkarttığı ilk gazete: (İRADE-İ MİLLİYE) Gazetesidir
Erzurum Kongresi’nden sonra Sivas Kongresi de yapılmış ve 11 Eylül 1919 da Kongre sona ermişti. Mustafa Kemal’in başkanlığında Kongrece seçilen Heyet-i Temsiliye, bundan böyle Türk Milleti adına Türkiye’yi temsil edecek, Temsil Heyeti en kısa zamanda Meclis-i Mebusa’nın açılabilmesi için milletvekili seçimine başlayacaktı. Bu arada Atatürk Sivas Kongresi’nde alınan kararları ve yapılan işlemleri duyurmak, içte ve dışta kamuoyu oluşturmak amacıyla Sivas’ta hemen bir gazete çıkarılması girişiminde bulunmuştu. Gazetenin adını (İrade-i Milliye) koyarak valilikten imtiyazını almış, Sahipliği ve mes’ul müdürlüğünü Sivaslı gençlerden Salahaddin’e vermişti. Baskı işleri Sivas Valiliği matbaasında gerçekleştiriliyordu. 14 Eylül 1919 günü İrade-i Milliye’nin ilk sayısı çıkmıştı. İrade-i Milliye’nin başlığının altındaki (Metalibi ve Amal-i Milliye’nin Müdafüdir) sözü de Atatürk tarafından yazdırılmıştı. Gazete haftada 2 ve 4 sayfa olarak yayınlanıyordu. İlk sayısına Atatürk’ün direktifi ile Sivas Kongresi’ne katılmış bulunan tarihçi-yazar İsmail Hami (Danişmend) (Harekât-ı Milliyettin Esbabı) başlıklı uzun bir yazı yazmıştı. Yine ilk sayıda Atatürk’ün Kongreyi açış nutku, ayrıca Kongre’nin padişaha çektiği tel, millete bir beyanname, Kongre üyelerinin yemininin metni, Sivas Valisi Reşid Paşa’nın Mamuretilaziz Valisi Galip Bey’in ihaneti ile ilgili Dahiliye Nazırı’na gönderdiği telin sureti yer alıyordu. İrade-i Milliye, Sivas’ta 138 sayı çıktıktan sonra, matbaasının yanmasıyla 1921 yılı başlarında kapandı.
Atatürk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Reisi olarak 27 Aralık 1919 günü Ankara’ya geldikten ve Keçiören’deki Ziraat Mektebi’ne yerleştikten iki gün sonra, bir gazete çıkartmağa karar vermişti. Her ne kadar Ankara’da vilâyet matbaasında basılan bir Ankara Vilâyet gazetesi çıkıyorsa da bu düzensiz ve ne zaman çıkacağı belli olmayan Resmi Gazete’de ancak vilâyet ilânları ile bir iki resmi haber yayınlanıyordu. Bunun dışında Ankara’da Heyet-i Temsiliye’nin yayın organı olabilecek bir gazetenin çıkması gerekiyordu. Atatürk, arkadaşları ile birlikte gazetenin adı üzerinde durdu. Önce (Anadolu’nun Sesi) adı uygun bulunmuştu. Atatürk, Sivas’ta yayınladığı (İrade-i Milliye) gazetesinin adını bu kez Ankara’da (Hakimiyet-i Milliye) olarak devamını istedi. Gazetenin adı (Hakimiyet-i Milliye) olmuştu. Gazetenin adı konmuştu ama ortada ne matbaa vardı, ne de kağıt. Valilikten yayın imtiyazının da alınması gerekiyordu. Ankara Vali Vekili defterdar Yahya Galip bu izni kolayca verdi. Gazetenin sahipliği ve yazı işleri Müdürlüğü Recep Zühdü (Soyak) a verildi. Bir matbaa kuruluncaya kadar gazetenin Ankara vilâyet matbaasında yayınlanması düşünülmüştü. O günlerde Atatürk’le birlikte Ankara’ya gelmiş bulunan Mazhar Müfit Kansu, yayınladığı hatıralarında Hâkimiyet-i Milliye’nin çıkışı hakkında bize şu bilgileri vermektedir:
..Ankara’da bir gazetenin çıkmasını ve isminin Hâkimiyet-i Milliye olmasını görüştük ve karar verdik. Gazete çıkabilmek için vilâyet matbaasından istifade etmek lâzımdı. Gerek kağıt ve gerekse tab hususunda muavenete muhtaç idik. Usulen gazetenin nesri için vilâyete müracaatla müsaade-i Tesmiyesini aldık. Muavenet için de vali vekiline beni gönderdiler.
Hükümete gittiğim ve vali vekili Tahya Galip Bey’in odasına girdiğim zaman, defterdar, mektupça, jandarma kumandanı ve sair erkânı vilâyetde odada bir şeyler görüşmekte idiler.
Beni yanına oturtmuştu. Gizlice fısıldama kabilinden: Paşa’nın selâmı var, Hâkimiyet-i Milliye’yi çıkaracağız, bize Vilâyet matbaasından ödünç olarak kağıt vermenizi ve tab için lâzım gelen hurufat vesaireyi ihzar edinceye kadar Matbaai Vilâyetten yardım edilmesini rica ediyor dedim.
Benim bu gizli sözlerim üzerine Yahya Galip Bey yüksek bir sesle: Ne demek efendim, gazete çıkaracak iseniz kağıdı vilâyet mi verecek? Matbaa-i Vilâyet sizin malikâneniz midir? Olamaz efendim, böyle şeyler usul ve nizama mugayirdir. Ben usul ve nizama mugayir işler için Heyet-i Temsiliye filan tanımam diye attı, tuttu.
Doğrusu ben şaşırdım. Yahya Galip Bey’in bu tarz-ı hareketi ve cevabi beni hayrette bıraktığı gibi, odada hazır bulunanları da hayrete sevk etti.
Benim de sert bir cevap vereceğimi tahmin eden memur efendiler, birer birer odadan çıkıp gittiler. Yalnız kalınca, Yahya Galib Bey bir kahkaha attı: Nasıl çalımımı beğendin mi? Defterdara, mektupçuya, jandarma kumandanına, ben Heyet-i Temsiliye tanımam filan diye attık tuttuk, Bu adamlar da amma yaman vali, Heyet-i Temsiliye’nin muavenet ricasını reddetti diyecekler. Be birader, böyle şeyler sorulur mu? Matbaa-i Vilâyet de sizin, biz de sizin; ne kadar kağıt isterseniz alınız. Matbaa müdürüne lâzım gelen emirleri veriniz dedi ve ısmarladığı kahveyi içtikten sonra mektebe geldim.
Vakayı anlattığım arkadaşlarla epice güldük. Bu suretle Hâkimiyet-i Milliye’yi çıkarmağa başladık. Sahib-i imtiyazı Recep Zühtü idi Gazetenin dar ve tahta bir merdivenle çıkılınca hemen iki küçük odadan ibaret idarehanesi vardı. O küçük odanın birinde tahta bir masanın kenarında, beş numaralı kötü bir lambanın ışığı altında Ziya Gevher’i, yazı yazmakla meşgul görürdük.
Akşamları bazı dostlar idarehaneye uğrayarak havadis getirirler, muavenet-i kalemiyede bulunurlardı.
Gazete idarehanesi için, Ankara’nın Ulus Meydanı’nda ilk Büyük Millet Meclisi binasına yakın Veli Hanı’nın birinci katında iki oda kiralandı. Yazı heyeti bu odaya yerleşti. Vilâyet Matbaası ise Valiliğin alt katındaydı. Matbaanın bir müdürü, kolla çevrilen yaşlı baskı makinesinin bir makinisti, iki-üç de mürettibi vardı. Bu mürettipler günde ancak 2-3 sütün yazı dizebiliyorlar, ikindi ezanı okununca da görevlerinden ayrılarak evlerine gidiyorlardı. Haftada 2 defa ve şimdilik 4 sayfa olan yayınlanmasına karar verilen Hâkimiyet-i Milliye böyle yetersiz bir matbaada çıkıyordu.
Gazetenin yazı ve haberlerinin sağlanmasında Atatürk’ün yakın arkadaşlarından Hakkı Behiç de görev almıştı. Ne var ki, gazetenin başlığı için bir klişe yaptırılamamış, matbaadaki 36 iri punto harflerden bir (Hâkimiyet-i Milliye) dizdirilmiş ve başlık olarak kullanılmıştı. Gazete 57 x 82 boyutlu kağıdın ikiye katlanışı ile 4 sütun üzerinden hazırlanıyordu. Sonunda 10 Ocak 1920 Cumartesi günü ilk sayısı yayınlandı. Başlığın sağında (Sahib-i İmtiyaz ve Müdür-i Mes’ulü Recep Zühdü) (Adresi: Ankara-Hâkimiyet-i Milliye) yazısı okunuyordu. Bunun altına (Abone şartlan: Seneliği 300 kuruştur. Altı aylığı 160 kuruştur) yazılmıştı. Başlığın solunda (Umur-ı tahririye için Heyet-i Tahririyeye, umur-ı idare için Müdür-i Mesule müracaat olunur) cümlesi yazılmış, altına da (Dercedihneyen evrak iade edilmez. Nüshası 3 kuruştur) ibaresi konmuştu. Başlığın altında da (Mesleği, milletin idaresini hâkim kılmaktır) yazısı okunuyordu, tik sayıda Heyet-i Tahririye imzalı, Atatürk’ün Hakkı Behiç’e not ettirdiği (Hâkimiyet-i Milliye) başlıklı bir başyazı yer aldı. Bütün bir sayfayı dolduran başyazıda gazetenin tutacağı yol ve Milli Mücadelenin hedefleri şu cümlelerle dile getiriliyordu:
Bugünden itibaren mevki-i intişara çıkan ve sütunlarında bütün Anadolu ile onu alâkadar eden muhitlerin ahvâl ve hadisâtını ihtiva edecek olan gazetemize bu ismi tesadüfi olarak vermedik Gazetemizin ismi, aynı zamanda takip edeceği tarik-i mücâhedenin de nev’idir. Şu halde diyebiliriz ki, Hâkimiyet-i Milliye’nin mesleği, milletin müdafaa-i hâkimiyeti olacaktır.
Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin ilk sayısının kaç adet basıldığı hakkında kesin bilgimiz yoksa da o günü yaşayanların ve araştırıcıların notlarından bunun 1200-1500 adet olduğu sanılmakta, yandan fazlasının ordu birliklerine, il ve ilçeler, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine, valiliklere, dış temsilciliklere ve gerekli görülen yerlere dağıtıldığı bilinmektedir.
Ve işte bu tarihi Gazetenin ilk sayısında Siirtli Halil Hulki (Aydın) Efendi’nin uzun bir makalesi yer almaktaydı. Milli mücadelenin ilk anından itibaren Siirtlilerin milli mücadelede yer aldıklarının daha önemli bir kanıtı olabilir mi!
YORUMLAR