Bir hayal kuralım, dünyada muhtarlıklardan başlayarak devletlere, uluslararası örgütlere kadar bütün yönetim birimleri sosyalistlerin elinde olsaydı bu savaş olur muydu? Bir sosyalist kitle, diğer sosyalist kitle topluluklarını neden sömürsün, neden varlıklarına göz diksin ve neden çeşitli yollarla hükmetsin?
Değil emeklerine el koymak, zengin bölgelerden yoksul bölgelere kaynak aktarılarak eşitlik sağlanırdı.. Sosyalizmin bir anlamı var ise bundan başka ne olabilir ki? Komşusu aç iken tok yatan müslüman olabiliyor ama sosyalist olmaz.
Büyüteci olayın alt birimlerine tuttuğumuz zaman söylenecek birçok şey var.. Ukrayna’da iki bölge özerkliğini ilan etmiş.. Ederse de eder, kime ne? Bize mi sorsalardı? Rusya bu özerklikleri tanımış, tanırsa tanır, kimi ilgilendirir? Ukrayna Rus egemenliği altında yaşamak istememiş ve bağımsızlığını ilan etmiş.. Bütün milletler gibi tam bağımsızlık onun hakkı değil mi? Hatta NATO’ya üye olmak istemiş.. Devletler, istedikleri uluslararası birliklere katılamazlar mı? Türkiye’de böyle örgütlere üye değil mi?
Büyüteci elden bırakıp dünyaya ve olaya çıplak gözle baktığımızda görünen ise, Rusya ve Ukrayna savaşında ki bu aslında bir Rusya/Amerika savaşı olarak görülüyor, dünya oligarklarının hâkimiyet mücadelesinden başka hiç bir şey değildir.. Dünyanın bir numaralı patronu ve jandarması, kendisine biat edenlerin sayısı ve varlıkları yetmiyormuş gibi, Rusya’ya göz dikmiş, onu dağıtmak, eli altındaki yerleri kendi tarafına çekmek istiyor.
Amaç, Amerika ve Avrupa merkezli küresel kapitalizmi ayakta tutmaktır.. Sovyetler Birliği zamanında Doğu/Batı çekişmesi, kapitalizmle sosyalizmin bir mücadelesiydi. Tarihin 1980 sonlarındaki aralığında kapitalizm sosyalizmi yendi.. Çin Komünist Partisi bile yıkılmamak için kapitalist usullerin yürürlüğe girmesine mecbur kaldı.. Fakat görüldü ki, dünyaya kapitalizmin hâkim olması büyük zıtlaşmalara ve savaşlara engel olamıyor.. Çünkü hakim sınıflar arasındaki çatışma da emek/sermaye çatışması gibi temel çelişkilerdendir.. 1. Dünya Savaşı da dünyayı yeniden paylaşma hevesinden çıkmamış mıydı? Hatta 2. Dünya Savaşı da Alman faşizminin sanayileşmiş kapitalist ülkeleri ele geçirme kararı nedeniyle çıkmadı mı? Hitler, Sovyetler Birliği’ne de saldırınca, savaşın rengi değişti ve kapitalistlerle sosyalistlerin faşizme karşı bir savaşı haline geldi.. Fakat kurulan dengeler 40 yıl yürürlükte kaldı.. Emperyalizmin dünyayı dize getirme sevdası bitmedi.. Soğuk savaşın yerini birkaç gündür izlediğimiz sıcak savaş hali aldı.
Bütün bu gelişmenin nedeni, en başında değindiğimiz bütün yönetim birimlerinin sosyalistlerin elinde olmayışıdır.. Dünya bizi kıskanıyor diyenler de, ülkede adil bir düzen kurmak iddiasıyla ittifak oluşturanlar da nedense ABD’nin hakimiyet aracı NATO’ya bağlılıktan vazgeçmiyorlar.. Eğer Türkiye’miz Amerika’sız ve NATO’suz yaşamayacaksa, bu sonucu yaratanlar utanmalıdır.. Amerika’ya da Rusya’ya da dayanma sevdasından vazgeçmezse Türkiye’nin başı daha çok belalara girer.. (NE AMERİKA NE RUSYA, TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE) diyenler ne zaman Türkiye’nin başına geçecek ve halka başı dik yaşamanın onurunu tattıracak acaba?
Geliştirilmiş dürbünler uzayın derinliklerinde ne var ne yok görüyorlar.. Toplumların geleceğini gören bir dürbün icat edilemedi.. Çok uzaklarda hayali görülse bile, insanlığın geleceği sosyalizmde görülüyor.. Dağ ne kadar yüce olursa olsun yol onun üzerinden geçer.. Büyük insanlık, kapitalizmin bu dağlarını aşacak ve sınıfsız toplumla sonsuz bir barışa kavuşacaktır.
Amerika mı haklı Rusya mı diye tartışacağımıza, insanlığı boğan bu savaş ve yıkım dünyasını tartışmak en doğrusu.