Bu ülkede bunca aç, bunca işsiz varken, (Türkiye büyüyor, Türkiye kalkınıyor) söylemleri hiç de inandırıcı değildir. Fakülte mezunu milyonlarca gencin, ekmek parası bulamayan on binlerce ailenin bulunduğu bir ülke için nasıl (KALKINIYOR) denilebilir. Büyük geçim sıkıntısı içinde olanlara (Türkiye büyüyor, kalkınıyor) derseniz, haklı olarak (biz, evimize ekmek götüremiyoruz, bu nasıl büyüme, bu nasıl gelişmedir. Hani bizim payımız) demeyecekler mi! Nitekim, diyorlar da!
Ülkenin kalkındığı iddiasında bulunabilmek için öncelikle kalkınmanın yaygınlaştırılması, bütün vatandaşların asgari yaşam koşullarının sağlanması gerekir. Ben aç isem, komşumun tok olması beni ırgalamaz!
21.yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarındayız. Yıl 2025 olmuş. Türkiye’de hâlâ milyonlarca işsiz ve aç insanlar varsa, bu nasıl bir kalkınmadır! Ülkede bunca aç ve işsiz insanların olmasının sebeplerinin başında sürüp giden yolsuzluklar, vurgunlar, talanlar gelmiyor mu! İktidar, muhalefet belediyelerini yolsuzluklarla, vurgunlarla, talanlarla suçluyor, mahkemelere veriyor. Muhalefet derseniz, iktidarın tüm ülkenin kaynaklarını, kendi yandaşlarına peşkeş çektiği iddiasında. Biz, her iki tarafı da haklı görerek diyoruz ki bu vurgunlar, bu talanlar engellenirse, insanlarımız müreffeh ve mutlu bir yaşam standardına kavuşmayacaklar mı!
Yıl 2025! Bu ülkede yaşayanların yüzde 10’u refah içinde yüzerlerken, yüzde 90’ı yarı aç, yarı tok! Yakışıyor mu bu durum kalkındığı iddia edilen Türkiye’ye! Hem ne demiş atalarımız, (Biri yer, biri bakar, kıyamet bundan kopar!)