Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED’İN (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) sahih olduğu beyan edilen meali alisi “HER ÜÇ KADI’DAN 1’İ CENNETLİK, 2’Sİ CEHENNEMLİKTİR” şeklinde yorumlanabilecek bir hadis-i şerifleri vardır. Hadis-i Şerifin tam metni şöyledir:
“Kadılar/ hakimler/ yargıçlar üç sınıftır. Birisi cennette, diğer ikisi ateştedir. Cennette olanı, hakkı bilip onunla hüküm verendir. İnsanlar arasında bilgisizce hüküm veren ile hakkı bilip hükümde haksızlık yapan ise ateştedir.” (Ebû Dâvud, Akdiye, 2; İbn Mâce, Ahkâm, 3)
Bu hadis-i şerif, Arap kökenli kadılar için söylenmiş olsa gerek. Elbette, adaletin timsali Türkiye Cumhuriyetinin savcılarını, hakimlerini tenzih ederiz!
Bu hadis-i şerifle bağlantılı olarak anlatılan bir anekdot da var. Anekdot şöyle:
Adamın biri ölümüne yakın tek varisi olan oğlunu huzuruna çağırmış ve içi altın dolu iki keseyi vererek:
-Bak oğlum, bu iki kese altını sana veriyorum. Vasiyetim odur ki, bu keselerden birini, yöremizin eşkıya başına vereceksin, diğeri de sana kalacak demiş.
Babası ölen genç, vasiyetini yerine getirmek için yörenin eşkıya başını araştırmağa başlamış. O’na:
-Bu yörenin eşkıya başını (FALANCA) dağ başına bulabilirsin demişler.
Genç de, altın dolu keselerden birini alarak bin bir meşakkatle tarif edilen dağı çıkarak sözde eşkıya başı olacak kişiyi bulmuş. O’na, babasının vasiyetini anlatarak, eşkıya başı olması dolayısıyla altın dolu keseyi vermek istemiş.
Sözde Eşkıya Başı:
-Aman beyzadem, EŞKIYA BAŞI olmak bizim ne haddimize. Bizim Reisimiz ŞAM’daki Kadı efendidir. Biz, yaptığımız soygunların, vurduğumuz vurgunların yüzde 50’sini Kadı Hazretlerine veririz. Diğer yüzde 50’sini aramızda üleşiriz. Böyle yapmazsak, Kadı Hazretleri bizi bir gün bile dağlarda barındırmaz. Sen bu kese altını al, asıl reisimiz olan Kadı Hazretlerine götür demiş.
Genç de, keseyi geri alarak, Şam’ın yoluna düşmüş. Kadı Efendiyi makamında ziyaret ederek, babasının vasiyeti gereği altın dolu iki keseden vermek istemiş. Ancak Kadı:
-Olmaz, ben bu altın dolu keseyi alamam. Sana bir şey satayım ki, verdiğin altınlar onun karşılığı olsun demiş, sonra pencereyi açmış. Mevsim kış olduğu ve o yıl çok kar yağdığı için evin bahçesi diz boyu kar doluymuş.
Kadı, gence söylenmiş:
-Şimdi, evimin bahçesindeki bütün karı sana satıyorum. Bu kesedeki altınlara karşı satın alıyor musun? diye sormuş.
Genç, babasının vasiyetini yerine getirmiş olmak için cevap vermiş:
-Evet, bahçendeki karı bu kesedeki altınlar karşılığı satın alıyorum demiş.
Altın dolu keseyi, kadıya vermiş ve babasının vasiyetini yerine getirmenin sevinciyle ayrılmış. Aradan birkaç gün geçmiş, Kadı, gencin arkasına göndererek huzuruna çıkarılmasını istemiş. Adamları, genci bulup kadının huzuruna çıkarınca, Kadı pencereyi açarak hiddetle söylenmiş:
-Ben sana bahçedeki karı satmadım mı, sen de almadın mı. Aradan bu kadar gün geçti, satın aldığın karı almadın, benim bahçemi işgal ettin. Git şimdi, babanın verdiği altın dolu diğer keseyi de getir, İŞGALİYE PARASI OLARAK BANA ÖDE!!! demiş…
TAŞLAMA
RAMAZAN’DA EMEKLİ
NE YİYECEK-İÇECEK
İFTAR ÇADIRLARINA
RAĞBET ETMESİ GEREK
İFTAR ÇADIRLARINA
NASIL GİTSİN EMEKLİ
HAYSİYETİ-ARI VAR
UTANIR BU BESBELLİ
RAMAZAN’DA YARDIMLAR
TAVAN YAPACAK BELLİ
İFTARSIZ VE SAHURSUZ
KALIR MAHCUP EMEKLİ
EY EMEKLİ UTANMA
İFTAR ÇADIRINA MARŞ
SENİ BU HALE KOYAN
UTANMALI ARKADAŞ