1915’li yıllarda devr-i Osamanlı’da yaşanan ERMENİ TEHCİRİNİ dillerine dolayarak (SOYKIRIM) diyenler var ya! O yıllarda yapılanların, daha doğrusu, yapılmak zorunda bırakılanların bir SOYKIRIM olmadığını, gerçek anlamıyla bir NEFS-İ MÜDAFAA olarak tanımlanması gerektiğini (ERMENİ SOYKIRIMI) deyimini dillerine dolayanlar da biliyorlar ama, varsın yine (SOYKIRIM) desinler.
Gerçekte, Ermenistan’ın kendisi sözün tam anlamıyla bir SOYKIRIMCIDIR. Osmanlı yöntimi Ermeniler için (TEBAA-İ SADIKA) derdi. Zayıf ve himayesiz oldukları zaman diliminde Ermeniler kuzu-kuzu otururlardı. Ancak, Osmanlı Devleti işgal edilmeye başlanınca gerçek yüzlerini gösterdiler. Asırlarca birlik, beraberlik içinde yaşadığı Osmanlı Devletine karşı kıyam ettiler. Oluşturdukları çetelerle, köyleri basarak katliamlar yaptılar. Geçmişe bir sünger çeksek bile, Ermeniler, hâlâ akıllanmamışlar. Çok yakın tarihlerde işlediği katliamlara göz atarsak, gerçeği daha iyi anlarız.
1992 yılının 25-26 Şubat günleri, dünya tarihine (HOCALI KATLİAMI) olarak kaydedilecek, büyük bir vahşet yaşanmıştı. Her fırsatta Türkiye’yi ve Türkleri SOYKIRIM yapmakla suçlayan Ermeniler, bu katliamla asıl soykırımcıların kendileri olduğunu tarihe tescil ettirmişlerdi. Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan katliamda Azeri siviller, Ermenistan’a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde ve hunharca katledilmişlerdi. Katliam, Ermenistan’ın 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilmişti. Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğunu açıklamışlardı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmişti. Azerbaycan’ın resmî açıklamasına göre saldırıda 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azeri katledilmişti.
Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşımaktaydı. Kasaba Hankendi’yle Ağdam’ı bağlayan yolun üzerinde bulunup bölgenin tek havalimanı için üs konumundaydı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna göre Hocalı kasabası Hankendi’yi top ateşine tutan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından üs olarak kullanıldığı için Ermeni kuvvetler tarafından top ateşine tutulmaktaydı.
Aralık 1991’de Hankendi çevresinde yerleşen ve Azerilerin yaşadığı Kerkicahan kasabasının alınmasından sonra, Hocalı kasabası tamamen Ermeni ablukasında kaldı. 30 Ekim’den itibaren karayoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası olarak helikopter kalmıştı. 20 Kasım 1991’de Hocavend semalarında Mi-8 helikopterin Ermeni kuvvetler tarafından vurulması ve sonuçta birkaç Azerbaycan devlet resmileri, Rus ve Kazak gözlemciler dahil 20 kişinin ölümünden sonra, hava ulaşımı da kesilmişti. İşgalden önce 1991-1992 kış aylarında Hocalı sürekli olarak bombalanmıştır. Hocalıdan çıkmış mültecilerin İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne söylediklerine göre, bazı durumlarda bombardımanlar açıkça sivil hedeflere karşı yönlendirilmişti. Saldırı öncesi, kasaba elektrik ve gazdan yoksun bırakılmıştı.
936 km2‘lik alana sahip, savaştan önce 2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde yağmaya maruz kalmış ve kasaba tamamen yok edilmişti. Uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmamıştı. Kasaba Alef Hacıyev komutasındaki yaklaşık 160 hafif silahlı kişiden oluşan Özel Polis Gücü (OMON) birlikleri tarafından savunulmaktaydı. İlaveten 200 kişilik savunma kuvveti mevcuttu.
Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştı. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştu. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği görülmüştü. Hamile kadınlar ve çocukların da katliama maruz kaldığı tespit edilmiştir.
Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonyan, Hocalı’ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır. Melkonyan’ın ölümünden sonra, Markar Melkonyan kardeşinin günlüğünü Benim Kardeşimin Yolu (My Brother’s Road) başlığıyla ABD’de çıkardığı kitapta Hocalı Katliamı’nı tasvir ediyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü olayı Dağlık Karabağ Savaşı içerisinde yapılan en büyük katliam olarak nitelemişti, Azerbaycan Parlamentosu 1994’te Hocalı’da yaşanan katliamı “soykırım” olduğunu ilan etmişti.
Hocalı Katliamının yaşanmasından 29 yıl sonra 12 Temmuz 2020 tarihinde başlayan Azerbaycan-Ermenistan Savaşı sonrasında, Azerbaycan’ın 1992 savaşında kaybettiği topraklarını ve dolayısıyla Dağlı Karabağ ile Hocalı Kasabasını geri aldı.
Ermenistan, yine aynı Ermenistan. Tarihten ders olduğu yok. (SOYKIRIMA UĞRADIM) diye bar-bar bağırır ama, kendisini güçlü hissettiği dönemlerde, en büyük SOYKIRIMLARI işlemekten geri kalmaz…