Gerçekten de hormonlu bir nesil olduk. Sadece sebze ve meyvelerimiz değil, İNSANLARIMIZ DA HORMONLU!
Sanatkarlarımız, akillerimiz, paşalarımız, beylerimiz, gazetelerimiz, televizyonlarımız, sendikalarımız, STK’larımız, doktorlarımız, hastalarımız hormonlu!
Duymuşsunuzdur, televizyonların REYTİNG ÖLÇÜMLERİ DE HORMONLU!
Reyting ölçümü yapan şirketler, meğer az izlenen kanalları, çok izleniyor; çok izlenen kanalları da az izleniyormuş gibi gösteriyorlarmış!
Araştırma şirketlerinin yaptıkları anketlerin de hormonlu oldukları ve “Parayı veren, düdüğü çalar!” misalindeki gibi anketler düzenledikleri anlaşılmakta.
Allah için söyleyin kime, nasıl inanacağız. Futbolumuz şikeli, anketlerimiz, reytinglerimiz şüpheli. Kuzu eti diye at, eşek eti yediriyorlar. Kadayıfa fıstık içi yerine bezelyeyi öğütüp koyuyorlar. Şeker şerbetini bal diye yutturuyorlar. Ünlü marka adı altında çakmalarını satıyorlar! Bu zinciri uzatsak, daha çok uzayıp gidecek!
Hadi, bunların hepsine “NEYSE!” diyeceğiz ama din adamlarımız içinde bile hormonlu olanlar var. Mehdi olduklarını iddia edenler, Mehdi olduklarını iddia edenleri tekfir edenler; helali, haram; haramı helâl diye gösterenler!
Onu da bir yana bırakın TERÖRİSTLERE (GERİLLA) diyecek kadar şaşıranlar ve sapıtanlar var! Bunların hepsi ve daha nice misaller ortada! Kahramanları, suçlu; suçluları, kahraman ilan eden de bizleriz. Yani suçlularımız da, kahramanlarımız da hormonlu!
Öylesine hormonlu bir millet olduk ki, artık, ecdatlarımıza küfredenleri bile alkışlar hale geldik. Hormonları tedavi etmenin bir çaresi yok mu, dersiniz!