Siirt büyüdü, gelişti, gelişmeye de devam ediyor. 20-30 yıl öncesinde bulamadığımız, hatta bulmak bir yana hayal bile edemeyeceğimiz birçok hizmet ve ürüne kavuştuk.
Bu imkanlara kavuşmanın bedelini diğer bölgelere daha iyi olmakla birlikte aile yapımızın eskiye oranla zayıflaması ve insani ilişkilerinin güç kaybıyla ödüyoruz.
Bu nedenle artık Siirt eski Siirt değil. Henüz az sayıda olsa da ayrı eve çıkan bekar gençleri, bir evde yalnız başına yaşamaya mahkum bırakılan yaşlıları hayret ve üzüntüyle duyuyoruz.
TÜİK verilerine göre, il genelinde ahir ömürlerinde tek başına yaşam savaşı vermek zorunda bırakılanların oranı hızlı bir şekilde artıyor ve yüzde 10’lara ulaşmak üzere.
Bunların arasında tek başına yaşamını sürdürebilecek durumda az sayıda kişi varsa da yaşları gereği engellisi, eli ayağı tutmayanı, başta yalnız kalma korkusu olmak üzere çeşitli fobileri olanları da var.
Bunların ömürlerinin son dönemlerinde rahat yüzü görmelerini sağlamak her ne kadar birinci derece akrabalarının görevi ise de, bunlar bu görevlerini yerine getirmedikleri için bu görev topluma düşüyor.
Daha önceki yıllarda da yazdım, yapılıncaya kadar da yazmaya devam edeceğim. Yaşlanmaya başlayan bir nüfusa sahip olan Siirt’in bir huzur evine ihtiyacı var.
İster devlet eliyle veya isterse özel sektör eliyle bunun bir an önce planlanıp, harekete geçilmesi gerekiyor.
Artık günümüzde kimse anne babasını huzur evine yerleştirmez düşüncesi geride kaldı.
Anne babalarını bir evde ve çoğu zaman tek başlarına bırakma konusunda bir sakınca görmeyen ve vicdanı sızlamayan evlatlar onları huzur evine yerleştirmekten nasıl çekinecekler?
Olsa olsa belki de duruma göre oraya yapmak zorunda kalacakları ücretten dolayı çekinebilirler.