Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

İCRA DOSYALARI!!!

Daha önce de iflaslar ve icra takipleri vardı. Ancak, KORONAVİRÜS PANDEMİSİ sonucu iflaslarda ve icra dosyalarında adeta bir patlama yaşanmaktadır. Türkiye genelinde mahkemelerde yığılmalara yol açan 30 milyonun üzerinde İCRA DOSYASI bulunduğu belirtilmektedir. İflas eden, hacizlik veya icralık olan dosyaların çokluğu yüzünden mahkemeler adeta tıkanmış durumda. Ancak, haliyle icra takiplerine ait tebligatlar yine PTT kanalıyla adres yerine ulaştırılmaktadır.

Biz yaşta olanlar anımsayacaklardır. Mektuplaşmanın, tek haberleşme vasıtası olduğu dönemlerde postacıların yolları  dört gözle beklenirdi. Özellikle de çocukları askerde veya tahsilde olan anneler-babalar, postacı ne zaman gelecek, ne zaman çocuktan mektup getirecek getirecek diyerek, mektup dağıtıcıların yollarını dört gözle beklerlerdi. Bu açıdan postacılar sevilir ve yolları beklenir görevliler arasında ilk sırayı alırlardı. Öyle ki, postacılara duyulan sevgi türkülere bile aksetmişti:

“Bak postacı geliyor selam veriyor
Herkes ona bakıyor merak ediyor
Çok teşekkür ederiz postacı sana
Pek sevinçli haberler getirdin bana

Bugün yalnız bu kadar, darılmayınız
Yarın yine gelirim, hoşça kalınız
Haydi git güle güle, uğurlar olsun
Ellerin dert görmesin, kısmetle dolsun”

Mısralarıyla bilinen meşhur türküyü, bilmeyen, çığırmayan yoktu. Ancak, telefonlar yaygınlaşınca ve hele-hele cep telefonları devreye girince, postacıların yolları da pek beklenmez oldu. Hatta beklemek şöyle dursun, postacılardan kaçan-kaçana. Nedenini sorarsanız, çünkü postacılar artık hasret giderici mektuplar değil, icra kararları ve mahkeme ilâmları getiriyorlar. Yani, işlerinin sevimli yanı gitti. Sevimsiz yanı kaldı.

Postacılardan kaçanları görünce, biz de yukarıdaki türküyü aşağıdaki şekilde değiştirerek, yeni durumuna uygun hale getirmeğe çalıştık. Bakalım beğenecek misiniz.

“Bak postacı geliyor, ilâm veriyor

Borçlularla, suçlular korkudan gizleniyor

-Teessüfler ederim postacı sana

Yine icra ilâmı getirdin bana

-Benim suçum değil bu, darılmayınız

Yarın yine gelirim, görünmeyiniz

-Haydi git de hiç gelme, gelsen de görme

Adresimiz değişti, yenisini öğrenme!”

ANEKDOT

Bir zamanlar mektuplar çok revaçtaydı. Asker mektupları, öğrenci mektupları, aşk mektupları gelir-giderdi. Asker mektuplarının üzerinde (ER MEKTUBUDUR, GÖRÜLMÜŞTÜR) damgası vurulurdu. Şimdilerde artık mektupların yerini cep telefonu mesajları aldı. Görüntülü haberleşmeler, konuşmalar, yapılıyor.

İnanır mısınız, MEKTUP YAZMAK gerçekte bir sanattı. Öyle edebi mektuplar yazılırdı ki, insanın okudukça okuyası geliyordu. Aileler, özellikle asker çocuklarının mektuplarını teskere alıncaya kadar biriktirmeyi itiyat hiline getirmişlerdi. Mektupları oturma odasının en mutena köşesinde davara çakılan bir çiviye asmak adettendi.

Vatani Vazifemi yaptığım yıllarda (o zaman askerlik süresi iki yıldı) benim de yazdığım mektuplar özellikle rahmetli annem tarafından duvara çakılan bir çiviye takılıyordu. Bazen şairliğim tutar, mektuba birkaç beyit, birkaç kıta şiir yazdığım olurdu. Askerliğimin ilk aylarını Isparta’da Er Eğitim Tugayında yapmıştım. Isparta, kış mevsiminde oldukça soğuktu. Hele gece nöbetlerinde hava adeta buz kesiyordu. Nöbet bir de gece mesela 01-03 saatlerine denk gelince sözün tam anlamıyla zorun da zoruydu.

İşte bu durumu anlatmak için eve gönderdiğim mektuplardan birinin sonunda bir dörtlük yazmıştım. O dörtlükte Anneme hitaben;

SABAH NAMAZINA KALKMAMIŞKEN SEN

GECE SAAT 1-3 NÖBETİNDEYİM

DİZ BOYUNU AŞMIŞ KAR VAR YERLERDE

YUVASIZ KUŞ GİBİ ÜŞÜMEKTEYİM

Benim, işgüzarlık yaparak yazdığım bu dörtlük yüzünden Annemin ne kadar ağladığını izinli olarak geldiğimde anlamıştım. Hep o mektubumu alıp, okuyor ve ağlıyormuş…

***

Söz asker mektuplarından açılmışken bir başka anekdotu da anımsatalım, istedik.

Evlendiğinden 2-3 ay sonra Vatani görevi için asker ocağına giden genç, eşinin hamile olup olmadığını merak ederek, mektubunun sonuna şöyle bir dörtlük yazmış:

YÜRÜ MEKTUBUM YÜRÜ

EVDEN HABER ALDA GEL

BİR İKEN, İKİ OLDUK

ÜÇ OLDUK MU SORDA GEL

Dörtlüğün ne anlama geldiğini bilen ve kendisi de şâir olan baba oğluna gönderdiği cevabi mektubun sonuna eşinin hamile kalmadığını vurgulayan şöyle bir dörtlük eklemiş:

BU MEKTUP, GÜZEL MEKTUP

BÖYLE MEKTUP YİNE YAZ

TOHUMUN ÇÜRÜK ÇIKTI

İZNE GEL DE YİNE KAZ

TAŞLAMALAR

E-NABIZ’A BAKTIM DA

SIRAM DAHA GELMEMİŞ

77 YAŞINDA

BİRİYİM İŞİM BİTMİŞ

ÜSTELİK HEM KRONİK

RAHATSIZLIĞIM DA VAR

BAY PAS OLMUŞUM BENDE

DEĞİŞMİŞ TAM BEŞ DAMAR

AMA GENÇ AKP’Lİ

KARDEŞİM AŞI OLMUŞ

E-NABIZ’A GÖRE Mİ

YOLUNU NASIL BULMUŞ

TORPİL Mİ KARIŞACAK

AŞI İŞİNE DAHİ

TORPİL YAPAN KATİLİ

OLUR HALKIN VALLAHİ

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER