Siirtliler olarak genelde bir işin içinde varsak o iş iyidir, eğer biz o işin içinde ya da kıyısında kenarında yoksak o iş kötüdür“şeklinde özetlenecek bir düşünceye sahibiz. Daha ne olduğunu bilmeden bile dudak büker, eleştirmeye başlarız. Oysa bizden başkaları da işlerini çok iyi, hatta bizden dahi iyi yapabilirler.
Birde olayın bir diğer tarafı yani madalyonun öteki yüzü de var. İçinde bulunduğumuz her işin mutlaka başarılı olması diye bir şey söz konusu değildir. Bizzat işin başında olduğumuz halde başarılı olamayan işlerde olabilir.
Bir kurum amiri veya sivil toplum örgütü yöneticisi bize karşı iyiyse, onunla iyi bir diyalogumuz varsa ondan daha iyisi yoktur. İsterse yaptığı görevi berbat etmiş olsun, isterse çalıştığı kurumu maddi ve manevi açılardan önemli ölçüde zarara sokmuş olsun, isterse vatandaşa çok kötü davransın, bugün git yarın gel demiş olsun hiç ama hiç bir önemi yok, aramız iyi ya. O yeter.
Bir başka örnek. Esnaftır, tüccardır, yaptığı işte her türlü hurdayı, hileyi hiç vicdanı sızlamadan yapıyor. En kötü ürünü, en yüksek fiyatla vatandaşa satarak parasına para katıyor. Bunu biliyor işitiyor ve hatta görüyoruz. Ama bize karşı tutumu iyi. Bizi el üstünde tutuyor, iyi ürünü, uygun bir fiyatla veriyor. Ondan daha iyi esnaf veya tüccar yoktur. Oturup kalktığımız yerde onun methini aralıksız bir şekilde yapmaya devam ederiz.
Aynı şekilde o kurum amiri veya esnaf ya da tüccar bize karşı kötü olabilir.Ya da yıldızlarımız barışmamış olabilir. Ancak vatandaşlara karşı tutum ve davranışları mükemmel, işini layıkıyla yapıyor. O zamanda kötülemeyelim.
Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama bu ve benzeri düşüncelerden bir an önce sıyrılmamız gerekiyor. Biz olmadan da işler çok iyi yapılabilir.Yapılan işleri önce objektif bir şekilde gözden geçirelim. Ondan sonra karar verelim. Kararımızda o işi yapanlarla aramızdaki ilişki hiçbir zaman belirleyici faktör olmamalı. Ölçü her zaman için toplum yararlı olmalı.