Dinimizde mezhepler arasında görüş ve yorum farklılıkları olmakla birlikte İslam’ın BEŞ, imanın ALTI şartı olduğu kabul edilir.
İslam’ın şartları :
Kelime-i şehadet, namaz, oruç, zekât ve Hac’tır.
İmanın şartları ise:
Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kadere ve ahiret gününe iman etmektir.
Görüldüğü gibi ne İslam’ın, ne imanın şartları arasında TÜRBAN TAKMAK, ÇARŞAF GİYMEK gibi bir şart yoktur. Buna neden özellikle vurgu yaptık. Çünkü, bu ülkede TÜRBAN üzerinden çok MAĞDURİYET EDEBİYATI yapıldı. ALLAH’A BİNLERCE ŞÜKÜR, artık TÜRBAN MAĞDURİYETİ diye bir durum söz konusu değil. Bir zamanlar Merhum Necmettin Erbakan’ın söylediği gibi, rektörler, türbanlı öğrenciler önünde selâma kalkıyorlar. Türbanın girmediği hiç bir kurum ve kuruluşumuz kalmadı. Türbanlı milletvekillerimiz, valilerimiz, savcılarımız, hâkimlerimiz, askerlerimiz, polislerimiz bile var. Ne var ki bu ülkede birileri hala (TÜRBAN EDEBİYATI) yaparak mağdurları oynamaya devam ediyorlar! Oysa Türkiye’de türbanın girmediği kurum ve kuruluş kalmadı. Peki, İslam dininde türbanın yeri nedir. İslam dinini türban sorununa indirgeyen ve adeta türbana dolayan gerekçenin altında yatan sebepler nelerdir.
Görüldüğü gibi ne İslam’ın ne de imanın şartları arasında (TÜRBAN TAKMAK!) diye bir şart yok..
Evet, Kur’an-ı Kerim’de kadınların örtünmeleri konusunda uyarılar vardır amma, başlarını örtmeyenler için açıklanmış bir ceza da bulunmamaktadır. Hadis-i Şeriflerde de, başlarını örtmeyen kadınlar için bir ceza uygulanacağına dair örnek bulunmamaktadır. Belki de türban takmak, kadınlar için takva gereğidir. Cezası varsa da ahrete bırakılmıştır! Yüce Allah’ın rahim sıfatına sığınmak gerekir.
Oysa hırsızlığın cezası vardır. Hırsızlık yapanın eli kesilir. Öldürmenin cezası, öldürülmektir. Ülkenin milyonlarını çalıp da kadınları, kızları örterseniz İslam dinini hayata geçirmiş mi olursunuz. Önce dinin esaslarını hayata geçirelim. Büyük günahları işlemekten kendimizi alıkoyalım. Hırsızlık gibi ağır günahları işlemeyelim. Hırsızlık demek, illa bir eve, iş yerine girip bir şeyler çalmak değildir. Bazen kâğıt, kalem ile öyle büyük vurgunlar yapılır ki, dünyanın en azılı hırsızlarına bile taş çaktırırlar. Öyle büyük vurgunlar Vardır ki milyar dolarlarla ifade edilir. Şimdi, bu gibi büyük vurgunlar peşinde olanlar eşlerinin, kızlarının başlarına türban geçirmişlerse gerçek anlamda Müslüman mı olmuşlar!
Bakın, bir dini kurala daha vurgun yapalım. Kur’an-ı Kerim’de israf yapanların, şeytanın kardeşleri oldukları vurgulanır. Peki, fiyatı bin dolar olarak ifade edilen ipek türban takmak israf değil midir. Altın varakalı bardaklarda su içmek israfın ekstrası değil midir. Millet yarı aç yarı tok iken, milletin parasıyla saraylar inşa etmek, israf değilse nedir. Her elbisenin üstüne modaya uygun renkte türbanlar takmak, türbanı moda niyetine kullanmak, hele – hele dini istismar malzemesi yapmak İslami bir davranış mıdır.
Türbanın serbest bırakılması yine de çok iyi oldu. Bir süre için varsın yine (Türbanı serbest bıraktık) diye istismar etsinler. Sonra bakacaklar ki, millet artık bıkmış, ülkenin sorunlarının türbana dolanmasından gına getirmiştir, Böylece, bir istismar kapısı daha yüzlerine kapanmış olur. İyi ki türban serbest. İnşaallah türbanlı astronot kadınları görmemiz yakındır!
TAŞLAMA
İSRAİL, TÜRKİYE’YE
SALDIRACAK DİYEREK
VATANDAŞI PANİĞE
SOKMANIZA NE GEREK
DELİ DUMRUL VERGİSİ
SALMAK İÇİN BAHANE
ÜRETMEYE NE GEREK
KREDİ KARTI ŞAHANE
BEŞLİ ÇETELER VERSİN
ALDIKLARI NE VARSA
GERİYE GETİRSİNLER
DIŞA ÇIKARMIŞLARSA
KARA PARALARINI
AKLAYIN OLSUN BİTSİN
YÜZDE YİRMİBEŞİNİ
ALINIZ BU FON İÇİN