DEVA Partili Karal, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Her yıl yüzlerce kadının erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybettiğini, binlerce kadının de fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddetin gölgesinde yaşam mücadelesi verdiğini belirten Milletvekili Karal, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, kadınların yaşadığı bu karanlık tabloyu değiştirmek adına herkesin sorumluluk alması gerektiğinin altını çizdi.
“Kadınların yaşam hakkı, eksik politikaların bedelini ödemeye devam ediyor”
Kadınların, bireysel tedbirlerle değil, güçlü bir sistemle korunması gerektiğini vurgulayan Karal, “Kadına yönelik şiddet, ülkemizin kanayan yarası olmaya devam ediyor. Ama biz hala kadınlarımızın şiddetten korunması için neler yapılması gerektiğini değil, neden hala koruyamadığımızı konuşuyoruz. Ne yazık ki, kadınların yaşam hakkı, eksik politikaların bedelini ödemeye devam ediyor” diye konuştu.
“Koruma altındaki kadınların bile can güvenliğinin sağlanamadığı bir ortamda, kadını sorumlu tutan bu anlayışı kabul etmiyoruz”
Karal, kadına yönelik şiddeti önlemek adına şeffaf, etkin ve sürdürülebilir politikalar oluşturulması gerektiğini belirtti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, “Koruma kararı olmasına rağmen geçen sene 32 hanımefendi kapıya adam gelince açmış, içeride vurmuş onu” şeklindeki açıklamasına tepki gösteren Karal, sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanı’nın geçtiğimiz günlerdeki açıklamaları, maalesef bu konuda ne kadar yanlış bir yerde durduğumuzu, kadına yönelik şiddetle mücadeledeki temel eksiklikleri gözler önüne serdi. Koruma altındaki kadınların bile can güvenliğinin sağlanamadığı bir ortamda, kadını sorumlu tutan bu anlayışı kabul etmiyoruz. Asıl sorun; kadınların almadığı önlemler değil, çözülemeyen yapısal sorunlardır. Kadınlara yönelik şiddet karşısında bireysel önlemler almayı tavsiye eden bir anlayışla, sorunları çözmek mümkün değil. Kadını sorumlu tutan bu yaklaşım, çözümsüzlüğün ta kendisidir. Biz, kadınlarımızı bireysel tedbirlerle değil, hukuki, toplumsal ve yapısal çözümlerle koruyan bir sistemi savunuyoruz. Kadınlar kapalı kapılar ardına hapsedilerek değil özgür ve güvenli bir yaşam hakkı tanınarak korunur. Şiddeti doğuran zihniyeti kökten kazımadan, bu tabloyu değiştirmek mümkün değildir. Kadınlarımız için, onların haklarını savunmak için yılmadan çalışacağız. Kadınların yaşam hakkını koruyacak bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.”