Koronavirüs, kimilerine göre İLAHİ BİR CEZADIR. 21. yüzyılda bilimin zirvesine çıkan, ancak birbirlerine zulmetmek işinde ileri giden insanlara gerçekte ne kadar âciz, ne kadar zavallı olduklarını bildirmek açısından bünyelerine öyle bir VİRÜS yerleştirildi ki, bilimin zirvesine ulaştıklarını vehmeden insanlar, bu küçücük mikropla baş etmekten âciz olduklarını itiraf etmek zorunda kalmaktadırlar.
Koronavirüsün İlahi bir ceza olarak algılanması gerektiği konusunda emareler de vardır. (Küfür devam eder, zulüm devam etmez) deyimini unutmayalım. Maalesef, bilim alanında büyük merhaleler kateden insanlık, zulüm işinde öylesine ileri gitmişler ki, kuvvetliler, zayıfları ezmekte; sömürmekte ve adeta yaşam hakkı tanımamaktadırlar.
Yaşadığımız dünyanın düzenine bir bakın, güçlü, kuvvetli devletler, küçük devletleri sömürüyor, eziyor, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan ediyorlar. Devletlerin kendi içlerinde de aynı durumlar yaşanmaktadır. Güçlü kişiler, zayıfları ezmekte, sömürmekte ve adeta modern köleler gibi kullanmaktadırlar. Öte yanda saraylarda lüks ve ihtişam içinde yaşayan mutlu bir azınlık var! Kısacası (BİR KİŞİYE BİN PUL, BİN KİŞİYE BİR PUL) düşecek şekilde zulüm üzere kurulmuş bir düzen!
Kendilerinde büyüklük vehmeden ülkelerin durumlarına bir bakın. ABD, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya ve Avrupa’nın sözde diğer güçlü devletleri! KORONAVİRÜS, hepsini de esir almış durumda!
Bilim adamlarına göre bu virüs, devası bulununcaya kadar yeryüzündeki insanların yüzde yetmişi kadarına bulaşacak. Virüse karşı etkili bir aşının bulunarak kullanılabilmesi ancak 1,5 yıllık süre içinde gerçekleşebilecek. Bu öyle bir virüs ki, katlamalı olarak bulaşmakta, bir virüs taşıyıcısı, hastalığı en az 25 kişiye bulaştırmaktadır.
Evet, 21. yüzyılda bilimin şahikasına ulaştıklarını vehmeden insanlar, maalesef adı KORONAVİRÜS olan ve ancak mikroskop altında gözlemlenebilen bir mikropla baş etmekten âcizdirler. KORONAVİRÜS İLAHİ BİR CEZA İSE ÖNCELİKLE YERYÜZÜNDEKİ FİRAVUNLARA, NEMRUTLARA, HAMANLARA, KARUNLARA MUSALLAT OLSUN!
VE EL AÇIP YALVARARAK DİYORUZ Kİ, ALLAH’IM İÇİMİZDEKİ ZÂLİMLER VE BEYİNSİZLER YÜZÜNDEN BİZLERİ CEZALANDIRMA!
ANEKDOT
Siirt’te, dini ilimler açısından otorite sayılan biri, öylesine kibirliydi ki, sanki “küçük dağları ben yarattım!” havasındaydı. Buna ders vermek işi Siirtli bir meczuba düştü. Meczup Siirtli, bu kibirli din adamına bir ders vermeyi aklına koymuştu. Bir gün divanına giderek, müritlerinin önünde O’na şöyle bir soru yönetti:
-Şeyh Hazretleri, ben en çok şu hususu merak ediyorum. Acaba, Yüce ALLAH’IN bilgisiyle, insanoğlunun bilgisini mukayese etmek gerekirse, nasıl bir örnek vermek gerekir.
Kendisini bilge gören din adamı istihza eder bir tavırla cevap verir:
-Düşündüğün şeye bak! Hiç Yüce Allah’ın ilmiyle, insanların ilmini mukayese etmek mümkün olur mu! Amma, madem sordun sana cevap vereyim!
Bunu söyleyen sözde allame, önündeki büyük bir parşömen kâğıdının ortasına kaleminin ucuyla bir NOKTA koyar ve sözlerine şöyle devam eder:
-Teşbihte hata olmazsın. Şayet Yüce ALLAH’ın ilmini bu parşömen kâğıdı kadar kabul etsek, geçmişte kalan, yaşayan ve gelecek bütün insanların ve cinlerin ilimleri ancak bu nokta kadar olur!
Verdiği misaldeki isabetinden dolayı meclisteki müritlerini kibirle süzen din adamı, meczubun verdiği ders mahiyetindeki cevap karşısında şaşırır kalır. Çünkü meczup bu sefer şöyle bir soru sorar:
-Peki Şeyh Hazretleri, şimdi bu nokta içinde, ilminize düşen payı gösterir misiniz!
Meczuptan aldığı cevabın manasını kavrayan din adamı, o günden sonra kibri, gururu bırakır, çok mütevazi bir din adamı olmanın yolunu bulur…
TAŞLAMALAR
İLAHİ BİR CEZA MI
KORONAVİRÜS BİZE
EL AÇIP YALVARALIM
BU GECE RABBİMİZE
FİRAVUNLAR, NEMRUTLAR,
HAMANLAR VE KARUNLAR
SİZLERE DUÇAR OLSUN
DEVASIZ HASTALIKLAR
TOPLUMDAKİ ZALİM VE
BEYİNSİZLER YÜZÜNDEN
CEZALANDIRMA BİZİ
RAHMAN VE RAHİMSİN SEN
MİKROSKOPLA GÖRÜNEN
KÜÇÜK BİR VİRÜS BİLE
GÖRÜN TÜM İNSANLARI
YETMEKTEDİR HELAKE