Yüce ALLAH’IN insanları yaratmasının gayesi, kendisine kulluk etsinler, diyedir. Nitekim ayet-i kerime’de mealen (Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım) buyrulmaktadır. Ne var ki, biz insanlar gaflet içindeyiz. Yüce Rabbimize kulluk edecek yerde, bizim gibi kullara kulluk ettiğimiz oluyor. Örnek olması açısından bir anekdotla ne demek istediğimizi açıklamağa çalışalım.
Bektaşi bir gün bakmış ki önde heybetli biri, arkasında 20-30 kadar adamıyla çarşıda ihtişam içinde yürüyor. Geçtiği her yerde esnaf önünde ayağa kalkmakta, büyük bir ihtiramla buyur etmekte amma, onun, bunlardan hiç birine aldırdığı yok. Sağa sola gururla bakıyor, (yeryüzünü ben yarattım!) dercesine kurula kurula yürüyor.
Bektaşi, merak ederek, tanıdığı bir esnafa sormuş:
-Yahu, kim bu adam? Neden herkes ona böyle tazimde bulunuyor? Padişah mı, Şehzade mi yoksa Sadrazam mı?
Esnaf, cevap vermiş:
-Ne padişah, ne şehzade, ne de Sadrazam. Velakin, falanca vezirin has kullarından biridir!
Esnaf dostundan bu cevabı alan Bektaşi dayanamayarak başını göğe kaldırmış ve yanındakilerin duyacakları şekilde yüksek sesle söylenmiş:
-Ey ALLAH’IM, bir şu vezirin kulunun azametine bak, bir de ben kulunun sefaletine! Bir Vezir kadar olamadın (haşa) artık ne diyeyim, ben!
Evet, Asgari ücretliler bile ASKIDA EKMEĞE muhtaç kalırlarken, padişah efendimizin kulları servet ve saman içindeler. Bir elleri yağda, bir elleri balda. 4-5 yerden maaş alanları bile var.
Maalesef bu dünyada Yüce ALLAH’a kulluk edenler değil, kula kulluk edenler itibar görüyorlar.
Meğer, bu dünyada kula kul olmak varmış! Kula kul olanların itibar buldukları bir dönemde yaşıyoruz. Ahireti beklemek, veresiye alışverişe benziyor!
YORUMLAR