Kurban Bayramına günler kala önemli bir konuda hemşerilerimizi uyarmak istedik. Kurban kesimiyle ilgili daha önce bazı yazılarımızda (İsmaillerin diyetidir) yorumunda bulunmuştuk. Çünkü Cenabı Hak, Hazret-i İsmail’in kurban edilmesi emrini yerine getirmek konusunda Hazret-i İbrahim’i affetmesinin sebebi, kestiği kurbanlar olmuştur. Hazret-i İbrahim, rüyasında Oğlu İsmail’i kurban etmek emrini uygulamadan önce çok sayıda kurbanlar kesmiş, ancak, peş-peşe aynı rüyayı görünce, sonuç olarak, Hazret-i İsmail’i kurban etmeğe karar vermişti. Cenab-ı Hakkın emrini yerine getirmek için ciğerparesi Hazret-i İsmail’i kurban etmeğe karar veren Hazret-i İbrahim’in imdadına yine Hazret-i ALLAH (Celle Celelühü) yetişmiştir.
Yüce Allah’ın emriyle, Hazret-i Cebrail vasıtasıyla cennetten Koç indirilmesi, Hazret-i İsmail’in yerine, koçun kurban edilmesine ruhsat verilmesi, kesilen kurbanların İsmaillerin diyeti olduğunun açık kanıtıdır. Şüphesiz, kurban kesmek İsmailler için de bir necat vesilesidir.
Kurban konusunda ilginç bir yorum okudum. Gerçekten de dikkatleri çekiciydi. Yorumda, terör olaylarının ve kan davalarının en yoğun yaşandığı Bölge olması açısından Güneydoğu’nun durumuna dikkatler çekilerek şu ifadelere yer verilmekteydi: “Türkiye geneline bakıldığında Güneydoğu’da terör ve kan davaları diğer bölgelere göre daha yoğundur. Çünkü bu bölgede halkın yüzde yüze yakını Şafii Mezhebine tabidir. Şafiiler, kurban kesimi konusunda gevşeklik yapmaktadırlar. Onlar, kurban kesip İsmaillerin diyetlerini ödemeyince, CENAB-I ALLAH da onları terörle ve kan davalarıyla cezalandırmakta.”
Yorum, gerçekten de ilginç. Terör olaylarından ve kan davalarından arınmak istiyorsak, ey zenginler, ey gücü yeten Bölgemiz halkı Müslümanları, İsmaillerin diyeti olan kurban kesmek görevinizi ihmal etmeyin. Kurban kesiminde Şafii veya Hanefi Mezhebine tabi olmak gerçeği değiştirmez. Kurban kesmek Hanefi Mezhebine göre VACİP, Şafii Mezhebine göre SÜNNET-İ MÜEKKEDEDİR. Bu iki tabir arasında, tatbikatta hiçbir fark yoktur.
Ne olur önümüzdeki Kurban Bayramında İsmaillerin diyeti olan kurban kesmeyi ihmal etmeyelim! Tabii Kurban Kesmenin Mali Ölçüsüne sahipsek! Dinimiz, gerçekten yüce bir dindir. Hiçbir zaman için insanları zora sokmaz. Hep kolaylıklardan yanadır. Bunun için de, özellikle mali kuralları koyarken, insanları güçlerine göre takdir eder.
Bilindiği gibi, Kurban Bayramı günlerinde KURBAN KESMEK, Hanefi mezhebine göre VACİP, Şafii Mezhebine göre ise SÜNNET-İ MÜEKKEDE’DİR. Aslında, bu iki terim arasında, ıslahat açısından da pek bir fark yoktur. Hanefi’nin “VACİP” dediği ile Şafinin “SÜNNET-İ MÜEKKEDE” dediği, ikiz kardeştirler. Hem de yumurta ikizi…
“LEYUKELLİFULLAHU NEFSEN İLLE VISEHE=ALLAH HİÇ BİR NEFSE KALDIRAMAYACAĞI YÜKÜN ÜZERİNDE YÜK YÜKLEMEZ” buyruğu çerçevesinde, ne mali, ne bedeni ibadetlerde, Yüce ALLAH hiçbir kulundan, yapamayacağı bir talepte bulunmaz. Farz olmakla birlikte oruç tutamayan (sağlık ve benzeri mazeretler sebebiyle) tutmaz, zekât veremeyen, vermez, Hacca gidemeyen, gitmez. Bunun gibi de, KURBAN KESEMEYEN de elbette kesmez…
Ama biraz gerçekçi olalım ve kendi kendimizi kandırmayalım. Diyelim ki, gerçekten ufak tefek borçlarımız var. Kredi kartlarıyla yaşamımızı sürdürüyoruz. Ancak, gardırobumuzda 4-5 kat elbisemiz, 5-10 gömleğimiz, kravatımız, ayakkabımız varken, yine de gidip yeni bir kat elbise, bir gömlek, bir kravat, bir ayakkabı alabiliyorsak (velev ki borç ile olsun) kurban kesmek işinde yoksulluğu, parasızlığı bahane etmek bir çelişki değil mi. Sonuç itibarıyla bir kurban, bir katlık parası…
YORUMLAR