ILO’nun Kuruluşunun yıldönümünde aklımıza İŞÇİ HAKLARI geldi. (ILO) çalışma yaşamında barışın refah açısından vazgeçilmez olduğu şeklindeki kurucu misyonu doğrultusunda hareket eden Uluslararası Çalışma Örgütüdür. Sosyal adaleti, uluslararası planda tanınan insan ve emek haklarını gerçekleştirmek için çalışmaktadır.
ILO’nun amacı, hükümetleri, işverenleri ve işçileri çalışma standartları oluşturmak, politikalar ve programlar geliştirmek üzere bir araya getirerek çalışan kadınların ve erkeklerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamaktır.
1927 yılından itibaren ILO Konferanslarına gözlemci olarak katılan ülkemiz, 1932 yılında ILO’ya tam üye olmuştur. Ülkemiz, ILO’nun Avrupa ve Orta Asya coğrafi grubunun Batı Avrupa Grubunda yer almaktadır. ILO’nun 187 üye devleti vardır: 193 BM üye devletinden 186’sı ve Cook Adaları . Merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde olup dünya çapında yaklaşık 40 saha ofisi vardır ve 107 ülkede yaklaşık 3.381 personel istihdam etmektedir; bunların 1.698’i teknik iş birliği programları ve projelerinde çalışmaktadır.
(ILO) Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın ilk uzmanlık kuruluşlarından biridir. 1919 yılın 11 Nisan günü Versay Barış Anlaşması ile kurulmuş olup, sosyal adaletin ve uluslararası insan ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için oluşturulmuş bir kuruluştur.
ILO’nun belli başlı organları; karar organı olan Çalışma Konferansı, yürütme organı olan Yönetim Kurulu ve Sekretarya görevini gören Uluslararası Çalışma Bürosu’dur. Türkiye, 1932 yılında ILO’ya üye olmuş ve belirli dönemlerde ILO Yönetim Kurulu’nda “asil” ve “yedek” üye olarak görev yapmıştır.
ILO’NUN, işçilerle ilgili kuralları vardır. Bunların başında çalışma hayatına ilişkin temel haklar gelir. Bu örgüte bağlılık sözleşmesi imzalayan ülkelerde örgütlenme özgürlüğü (sendika), toplu pazarlık, zorla çalıştırılmanın engellenmesi, eşit işe, eşit ücret, işe keyfi olarak son verememek gibi kuralların geçerli olması gerekir.
Peki, 1932 yılından beri ILO’ya dahil olan Türkiye’de bu kuruluşun standartlarına göre işçi haklarına riayet ediliyor mu, elbette, hayır!!!
Ülkemizde, maalesef işçilerin çoğu kayıtsız olarak çalıştırılmaktadır. Hiçbir sosyal güvenceleri yoktur. Tarım işçileri, mevsimlik işçiler, inşaat işçileri, madenlerde çalışan işçiler. (ÇIRAK) ya da (KALFA) adı altında çalıştırılanlar.
Türkiye’de 25 milyona yakın sigortalı işçi bulunurken, bir o kadar da dışı çalıştırılan işçilerin bulunduğu, bilinen gerçeklerdendir. Özel iş yerlerinde çalışan sigortalı işçilerin dahi güvenceleri yoktur. Patronlar, diledikleri zaman işçilerinin işlerine son vermektedirler.
Şimdi, kısa adı ILO olan kuruluşun yetkililerine seslenmek istiyoruz. Türkiye’de olduğu gibi, İşçilerin keyfi olarak işten çıkarılmalarına karşı harekete geçerek haklarını korumayacaksanız, kuruluşunuzun ve varlığınızın ne anlamı var!