Birileri, durumumuzun geçmiş yıllardan iyi olduğunu iddia ederek bizlere kuyrukları anımsatıyorlar. Hani benzin kuyruğu, margarin kuyruğu, tüp gaz kuyruğu, şeker kuyruğu, et kuyruğu gibi kuyruklar vardı ya! Emin olun o günler, bugünlerden çok daha iyiydi. Milletin cebinde para vardı ki, ihtiyacı olanı alabilmek için kuyruklarda bekliyordu. Şimdi marketlerde raflar dolu, benzin bol, tüp gaz yerine doğalgaz var. Kasapların vitrinlerini süsleyen her cinsten et bulabilirsiniz. Ama ceplerde para yok! Esnaf, siftah edemediği için kan ağlıyor. Kepenkler iniyor, işyerleri kapanıyor.
Vatandaşlara diyorlar ki: Keşke cebimizde paramız olsa da, yine eskisi gibi kuyruklara girsek, ihtiyacımızı almak için saatlerce beklesek. Şimdi vitrinlerin önünden geçerken kös-kös bakmakla yetiniyoruz. Evimize, ellerimiz boş gittiğimiz zaman, (ne yapalım, kuyrukta bekledik, sıra gelmedi) yalanına sarılamıyoruz.
Meğerse kuyruklar zenginliğin alametiymiş de bunu idrak edemiyormuşuz. Öyle ya, cebinde parası olmayan, kuyruklarda neden beklesindi ki!
Daha sonra kredi kartları ortaya çıktı. Bir süre kredi kartlarıyla idare ettik. Kredi kartlarının limitleri dolunca ve ödeyemeyecek duruma düşünülünce o kapı da kapandı. Türkiye’de bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyememiş ve halen borcu devam eden, sayıları 3 milyonu aşan vatandaş var. Borcundan dolayı icralık vatandaşların sayısı ise 1 milyonun üzerinde.
Kuyruklara girdiğimiz dönemlerde ne kredi kartlarımız vardı, ne kredi kartı borçlarımız, ne de icra için kapımızı çalan icra memurları! Keşke ceplerimizde paramız olsaydı da, geçmiş yıllarda olduğu gibi, zaruri ihtiyaç maddelerimizi alabilmek için kuyruklara girseydik. Evde, tüpgaz yerine doğalgaz var ama faturasını ödeyemeyeceğimiz için kombileri kapatıyor, yorganları başımızın üstüne çekip ısınmağa çalışıyoruz.
Sözün özü, cebimizde paramızın bulunduğu kuyruklu günleri özledik…
YORUMLAR