Başta AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu ve gerici faaliyetleriyle bilinen yapılar olmak üzere, tarikat cemaat uzantısı gerici vakıf ve derneklerle resmi işbirlikleri devam etmiştir. Mülki idare amirlikleri ile bakanlıkların bu yapılara desteği ve tahsis edilen kamu kaynakları dikkat çekicidir.
Eylül ayı verileri, siyaset ve devlet kademeleri ile bürokrasinin, Anayasa’nın laiklik ilkesini hiçe sayarak tamamen dini içerikteki programlarını sürdürdüğünü göstermektedir.
Yüksek yargıda tarikat ve cemaat bağlantıları ile laiklik karşıtı söylemlerin artmasının yanı sıra yargı kararları da laik hukukun tasfiyesinde gelinen tehlikeli aşamayı ortaya koymaktadır.
TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı’nın başlaması yaklaşırken siyasi iktidarın “Yeni Anayasa” dayatmasına, meclisteki diğer laiklik ve Cumhuriyet karşıtı unsurlarla birlikte devlet ve yargı kademelerinin ortak olduğu görülmektedir. Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışmaya açılmasıyla birlikte değerlendirildiğinde, bu durum, yeni yasama yılında laiklik karşıtı saldırının büyüyeceğinin işareti olarak okunmalıdır.
Eylül ayı boyunca, kadın ve çocuk cinayetleri başta olmak üzere ülkemizde artan istismar ve şiddeti gerekçe gösteren gerici unsurların “idam cezası” taleplerinin “Yeni Anayasa” dayatmasından bağımsız olmadığı görülmelidir. Açıkça şeriat propagandası içeren bu söylemler, ülkemizin büyük bir karanlığa doğru hızla itildiğini ortaya koymaktadır.
Eylül ayı verilerine göre, İsrail’in Filistin’e dönük saldırganlığı siyasi iktidar ve dinci gerici çevreler tarafından laiklik karşıtı eylem ve söylemlere kılıf olarak kullanılmaya devam etmiştir. Hilafet ve cihat çağrılarının yapıldığı gövde gösterileri ile ümmet vurgusu Anayasa’nın, Cumhuriyet’in ve laikliğin açıkça hedef alınması anlamına gelmektedir.
Eylül ayı verileri, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki tarikat cemaat yapılanmalarının artan varlıkları ve faaliyetlerinin yanı sıra bunlara direnç gösteren TSK mensuplarına dönük yeni bir tasfiye sürecinin ipuçlarını ortaya koymaktadır. Siyasi iktidar, açıktır ki, bütünlüklü karşı devrim programını hızlandırarak yürütmeye devam etmektedir.
Eylül ayı raporumuzdaki veriler, önceki aylarda olduğu gibi, Diyanet İşleri Başkanlığı ile tarikat ve cemaat yapılanmalarının artan siyasi ve ekonomik gücünü ortaya koymaktadır. Bu yapıların özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ile süren ortak programları çocukları ve gençleri laiklik karşıtı, gerici uygulamalara maruz bırakırken, siyasi iktidarın yetkili ağızları tarafından açıkça dillendirilen “bilimsel değil, dini eğitim” vurgusu ülkemizin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
2024-2025 eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında uygulamaya konan eğitim programı ve araçlarına ilişkin veriler ise bilim dışı ve hurafelerle dolu bir karanlığın gelecek kuşakları piyasa ve gericilik kıskancına mahkum etmeyi hedeflediğini ortaya koymaktadır.
Eylül ayı raporumuzda yer alan verilere bakıldığında, karşı devrim hamlesinin giderek daha bütünlüklü ve tehlikeli bir biçimde hızlanarak sürdürüldüğü görülmektedir. Rapordaki veriler değerlendirildiğinde, siyasetteki diğer bileşenlerin tutumunun, iktidarın hareket alanını genişletmeye devam ettiğini ortaya çıkarmaktadır.
Laiklik Meclisi İzleme Merkezi olarak yukarıda bahsedilen gündemlerden ulaşabildiklerimizin ayrıntılı dökümlerini 144 kapsamlı başlıkta aşağıdaki Eylül 2024 Laiklik İhlalleri Raporu’nda yer verdik.
Laiklik Meclisi İzleme Merkezi