Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

MADIMAK KATLİAMININ YILDÖNÜMÜNDE!

1993 yılında 3 gün arayla iki katliam yaşanmıştı. Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin yakılması sonucunda çoğunluğu Alevi 35 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanı yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmişlerdi.

Sivas’ta yaşanan katliamdan 3 gün sonra Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar köyüne 5 Temmuz 1993’te gerçekleştirilen saldırıda 33 insan kurşuna dizilerek, köy ateşe verilmişti. Her iki katliamda da ölenlerin sayılarının birbirine çok yakın olması dikkat çekiciydi. Sanki, birinci katliamın intikamının alındığı havası uyandırılmıştı.

Sivas’ta, Madımak Oteli’nde 37 kişinin yakılarak ölmelerine yol açılması olayı hâlâ bir ‘ALEVİ KATLİAMI’ olarak yorumlanırken, olaydan sadece 3 gün sonra Erzincan’ın Başbağlar köyünde 33 köylünün kendilerini PKK’lı olarak tanıtan kişilerce kurşuna dizilerek öldürülmeleri de, ‘SÜNNİ KATLİAMI’ olarak yorumlanmıştı. Bu yorumlarda gerçeklik payı varsa, Alevi-Sünni vatandaşlarımızı birbirine düşman kamplara bölme ve çatıştırma amaçlı açık provokasyonlardı. Madımak ve Başbağlar katliamlarının 3 gün arayla gerçekleşmesi, Başbağlar katliamını gerçekleştirdikleri iddia olunan PKK terör örgütünden hiçbir örgütçünün bu suçtan ötürü Temmuz 2024’e kadar yakalanamamış olması, katliamların arkasında Türkiye’de kontrgerilla adı ile anılan TSK ve MİT içine sızmış yasa dışı bir örgütün varlığı şeklinde algılanmıştı.

Bu arada anımsatmakta yarar var. NATO bünyesindeki ülkelerde sözde sol örgütlenmelere karşı kurulan ancak daha sonraki yıllarda Türk demokrasisini darbelerle hedef alan derin bir illegal Gladyo yapından söz edilmektedir.

Türk Gladyosunun gizli NATO gölge orduları, Batı Avrupa genelinde açığa çıkarıldıktan sonra da faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiği, paramiliter birimler sistemin içine kanser gibi yayıldığı ve derinden nüfuz ettiği iddiaları oldukça yaygın. Bu yüzden de yerli ve milli olmayan bu birimlerin ortadan kaldırılması veya yargı önüne çıkarılmasının pek mümkün olmadığı öne sürülmekte. NATO üyesi bazı ülke liderlerinin Gladyo tipi yapılarının kendi ülkelerinde de ordu ve gizli servisler içinde var olduklarına yönelik açıklamaları ve kamuoyu baskısı sonrasındaTürkiye’de de 3 Aralık 1990’da Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Doğan Beyazıt ile ÖHD Başkanı Tuğgeneral Kemal Yılmaz önce milletvekillerine ardından da basın mensuplarına yaptıkları açıklamalarda NATO kıtalarının Türkiye’de varlık gösterdiğini kabul etmişlerdi. Generaller, Türk Gladyosu’nun üyeleri için vatansever tanımını kullanıyorlardı.

Ancak uluslararası basın NATO ve Pentagon’un nasıl olup da Türkiye’deki katliam, darbe ve faili meçhullere doğrudan destek sunabildiğini sorgulamaya başlar başlamaz, Türkiye’deki askeri yönetim, Türk Gladyosu’nun deşifre edilmesine yönelik tüm araştırmaların önünü kesmişti. O yıllarda Meclis’te kontrgerilla gölge yapısını ya da ÖHD’yi incelemek için komisyon kurulması talebi reddedilmişti.

Aynı yıl 18 Temmuz 1993 günü Bahçesaray’ın Sündüs yaylasına saldıran PKK 14’ü çocuk, 24 kişiyi katletti.

Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, Başbağlar köyünde 5 Temmuz 1993’te PKK’lı teröristlerce 33 sivilin şehit edilmesiyle ilgili 21 sanık hakkında Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Katliamda sorumluluğu bulunduğu ve terör örgütü PKK/KCK üyesi oldukları tespit edilenler hakkında “devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını, devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti.

Kent merkezine 220 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyüne 5 Temmuz 1993’te gelen terör örgütü mensupları, akşam namazını kılıp camiden çıkan 28 erkeği köy meydanında kurşuna dizmiş, zulme karşı çıkan 5 kişiyi de yakılan evlerde ateşe vererek toplam 33 vatandaşı şehit etmişti.

Olaydan sonra Abdullah Öcalan, olaydan habersiz olduğunu ve olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı bir PKK sorumlusu olduğunu ifade ederek, katliamı PKK‘nın düzenlediğini kabul etmişti.

Akıllarda hala çok soru var. Jandarma birliği köye 25 km. mesafede olmasına rağmen, olay yerine neden 14 saat sonra intikal etmişti. Bulunan 558 kovan neden balistik inceleme sürecine tabi tutulmamıştı. Katliama ilişkin kayda değer bir soruşturma, yargılama neden yapılmadı?

Bu sorular ve sözde yargılama sürecinin hakimlerinden Şakir Kadıoğlu’nun şu sözleri akıllardan hiç çıkmamalıdır: “Katliamdan dolayı tutuklananların olayla hiçbir ilgisi yoktu.”

Karanlık odakların Sivas Katliamından hemen sonra gerçekleştirdiği bu katliam, aradan geçen yıllarda hepimizin gözü önünde siyaset malzemesi haline getirildi. Katliamın esaslı bir şekilde araştırılması, karanlık ellerin açığa çıkarılarak yargılanması gerekirken, bu katliam ve yitirilen canlar, siyasetin istismar konusu olarak kullanıldı.

Bizler, o gün olduğu gibi bugün de, hem 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta gerçekleşen katliamda katledilen 37 vatandaş ile 5 Temmuz 1993’te Erzincan’a bağlı Başbağlar Köyü’nde katledilen 33 köylünün ve  18 Temmuz 1993 günü Bahçesaray’ın Sündüs yaylasına saldıran PKK’nın öldürdüğü 14’ü çocuk, 24 vatandaşımızın. acısını yüreğimizde hissediyor ve toplumun adalet talebini sahipleniyoruz. Kalıcı bir toplumsal barışın inşası için Her üç katliamın da suçlularının bulunmasını istiyoruz.

Evet, 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta Madımak Oteli’nde 37 kişinin yakılarak ölmesi, bu olayın ‘Alevi katliamı’ olarak nitelendirilmesi, bu olaydan sadece 3 gün sonra Erzincan Başbağlar köyünde 33 köylünün kendilerini PKK’lı olarak tanıtan kişilerce kurşuna dizilerek öldürülmesi, ‘Sünni katliamı’ olarak nitelendirilmesi Alevi-Sunni vatandaşlarımızı birbirine düşman kamplara bölme ve çatıştırma amaçlı açık provokasyonlardı.

Hâlâ Türkiye’de Alevi-Sünni çatışması çıkarmak peşinde olanların bulunduğunu da anımsatarak bu büyük tehlikeye dikkatleri çekelim…

TAŞLAMA

HAYDİ GÖZÜMÜZ AYDIN(!)

ELEKTRİK ZAMLANDI

YÜZDE OTOZSEKİZ ZAM

GERÇEKTEN DÜŞÜK KALDI(!)

 

TEMMUZ AYINDA DAHA

ZAMLI MAAŞ ALMADAN

ZAM KERVANI GÖRÜNDÜ

BU KERVAN UZAR İNAN

 

BAŞLADILAR ZAMLARA

ZAMLI MAAŞ VERMEDEN

EMEKLİNİN, İŞÇİNİN

FERYADLARI DİNMEDEN

 

ÇAY KAŞIĞIYLA VERMEK

KEPÇEYLE ALMAK İŞİ

ÇARŞAMBA’DAN BELLİDİR

PERŞEMBE’NİN GELİŞİ

 

EMEKLİLER, İŞÇİLER,

MEMURLAR BEKLEMEDE

TEMMUZ AYININ ZAMMI

NE KADAR OLUR DİYE

 

EMEKLİ, İŞÇİ, MEMUR

BEKLER ZAM ORANINI

HAYAL KIRIKLIĞINA

UĞRATMAYIN ONLARI

 

İŞÇİ, MEMUR, EMEKLİ

TEMMUZ ZAMMINI BEKLER

ENFLASYONA TUŞ OLDUK

BUGÜNDEN BELLİ BEYLER

 

MEHMET ŞİMŞEK’İN ELİ

SIKI MI, GAYET SIKI

NE VERİRSE VERECEK

KİMSENİN ÇIKMAZ GIKI

 

İKTİSATÇI ERDOĞAN

MALİYEDEN EL ÇEKMİŞ

MALİYE İŞLERİNİ

İNGİLİZ’E DEVRETMİŞ

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER