Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cüneyt ARITÜRK
Cüneyt ARITÜRK

“Mağrur Olma Padişahım, Senden Büyük Allah Var!”

Osmanlı imparatorluğunun istibdadıyla meşhur Padişahı Sultan 2. Abdulhamid Han, 10 Şubat 1918 günü vefat etmiştir. 2. Abdülhamid Osmanlı Devleti’nin 34. padişahı ve 113. İslam Halifesidir. 1842 yılında İstanbul’da doğmuş, 10 Şubat 1918 günü vefat etmiştir. Sultan Abdulmecit Han’ın oğludur.

Abdulhamit Han 31 Mart ayaklanmasıyla tahtan indirilerek Selanik’e sürgün edilmiş ve 3 yıl burada yaşamıştır. Daha sonra İstanbul’da Beylerbeyi sarayına getirilen Padişah 10 Şubat 1918’de vefat etmiş, büyükbabası Sultan II. Mahmut’un türbesine defnedilmiştir.

Kızı Ayşe Sultan’a göre, babası II. Abdülhamid’in 13 eşi olmuştur. Kabul gören diğer kaynaklara göre ise, bu sayı 16’dır. Evet, 34. Padişahının kısa hayat öyküsü budur. Bilindiği gibi İslam dinine göre bir erkek, en çok 4 kadınla evlenebilir. “Bu durumda, 2. Sultan Abdulhamid Han, nasıl olur da 16 kadınla evlenmiştir” diye bir soru akla gelebilir. Bunun yolu vardır. Dini nikahlı eş sayısını 4’te tutmak için  dörtten biri telak-ı selase ile boşanılır, yerine yenisi alınır. Böylece “birini boşa, yerine birini al” derken bir de bakılır ki evlenilen kadın sayısı 16’yı bulmuş, hatta aşmıştır. Padişahın boşdığı kadının ne haddine itiraz etmek. Hem itiraz etse, kime edecek. Tabii, padişahın boşadığı kadın, bir başkasıyla evlenemez. Sultan 2. Abdulhamid Han’ın sadece aldığı nikahlı kadın sayısı 16, bir de cariyeler var! Sultan 2. Abdulhamid’i, ATATÜRK ile yarıştıranlar ve ATATÜRK’ÜN kadınlara düşkün olduğunu iddia eden edepsizler, bu durumu nasıl yorumluyorlar, acaba!

Biz, bütün Osmanlı Padişahlarına elbette saygılı olmak durumundayız. Karşı olduğumuz husus, Sultan 2. Abdulhamid’in, ATATÜRK’LE yarıştırılmak istenmesidir.  Şunu da anımsatmakta yarar var. Osmanlı Padişahlarının çok güzel bir gelenekleri vardı. Cuma selamlığından çıktıklarında kendileri tarafından organize edilmiş bir ekip tarafından “MAĞRUR OLMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR” demek suretiyle uyarılır ve böylece gurura kapılarak haksız icraatlarda bulunmamaları için dikkatleri çekilirdi.

Bir rivayete göre bu gelenek Fatih Sultan Muhammed Han’ın İstanbul’u fethedip, Ayasofya’da namaz kıldıktan sonra başlamıştır. Fatih, atının üstünde ilerlerken birden bire durmuş ve atından atlayıp, yerden aldığı bir avuç toprağı kendi başının üstüne döküp; yine hiçbir şey demeden tekrar atına atlayıp yola devam etmiştir. Akşemsettin, Hazret-i Peygamberin müjdelediği fethi gerçekleştirmekten gururlanan Fatih’in kendisinin de bir gün toprak altına gireceğini kendine hatırlattığını etrafındakilere tefsir etmiştir.

Dolmabahçe Sarayı rehberlerinin anlattığına göre ise Osmanlıda bu gelenek Yavuz Sultan Selim’in halife olmasından sonra başlamıştır. Dolmabahçe Sarayı’ndaki büyük salonda, Padişahlık merasimi yapılırken, yalnızca paşalar tarafından padişaha “GURURLANMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR” şeklinde uyarıda bulunulurdu.

Evet, Osmanlı Padişahları gurura kapılmamak için bir şekilde kendilerine çeki düzen vermek gereğini hissederek kendilerini “MAĞRUR OLMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR” deyimiyle uyaracak ekipler oluşturmuşlardı.

Şimdi bakıyoruz da, zamane padişahlarının dört bir yanını yalakalar sarmış, (SENDEN BÜYÜK YOK!) diyerek gururlarını okşamayı ve bu yolla nemalanmayı amaçlamaktadırlar. Keşke, Osmanlı Padişahlarını rehber ettikleri izlenimini verenler de, Osmanlı Padişahları gibi yalakaların değil de, kendilerini uyaranların seslerine kulak verseler.

Zamane bütün padişahlara sesleniyor ve diyoruz ki “MAĞRUR OLMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER