Dünkü yazımızda dünyada firmaların yanı sıra ülkelerin v e kentlerin de artık bir markalaşma yoluna gittiklerini anlatmaya başlamış ve bu alanda Niğde’de yapılan çalışmalara değinmiştim ve bugün de konuya devam ediyoruz.
Projenin son ayağında ulaşamadıkları kişilerinde görüşlerini alabilmek amacıyla sosyal medya hesapları üzerinden konu duyurulmuş ve dünyanın neresinde olursa olsun yüreğinde Niğde sevgisi yatanların görüşleri de alınmış.
Alınan bütün bu veriler vali yardımcısının başkanlığında üniversitenin öğretim üyelerinin de katılımıyla harmanlanmış ve değerlendirilmiş. Bütün bu çalışmaların sonucunda Niğde kenti için yeni bir logo ve yeni bir slogan belirlenmiş. Niğde için belirlenen yeni slogan “Niğde seni çağırıyor.”
Niğde’de bulunduğumuz esnada bu projenin sonuçlanması nedeniyle düzenlenen bir toplantıya katıldık. O toplantıda Niğde’nin her kesiminden insanlar vardı. Bu da kentin sorunlarının sahiplenilmesi açısından önemli bir veri olarak karşımıza çıkıyor.
Toplantıda Vali Yılmaz Şimşek, Belediye Başkanı Emrah Özdemir ile projenin koordinatörü Prof. Dr. Başaran Öztürk, projenin çıkış öyküsü, aşamaları ve sonuçları hakkında bilgi verdiler. Bu toplantıda bir de esnafından tüccarına, sivil toplum kuruluşlarından kamu kurumlarına kadar herkese bir çağrıda bulunarak yazışmalarında ürün ambalajlarının ve hatta uygun olan ürünlerin üzerine Niğde logosu ve sloganına yer verilmesini istediler.
Toplantının sonunda bütün katılımcılara projenin bütün detayları ile Niğde hakkında genel bilgiler içeren birer kitap ile amblemi yansıtan birer rozet dağıtıldı.
Burada Niğde ile Siirt’in tarihi kültürü ve doğal güzellikleri ile ekonomik durumu konusunda bir karşılaştırma yapmak istemiyorum. Her ilin kendi değerleri ve zenginlikleri önemlidir. Üzerinde durmak istediğim bizim de çeyiz sandığımız en azından Niğde kadar zengindir. Bunu teşhir etmek için neden bir çaba içerisine girmiyoruz? Daha doğrusu bilinçli planlı ve bilimsel bir çaba içerisinde olmuyoruz? Neden yazının başında belirttiğim gibi bütün çabalarımız günü birlik ve su da akıntıya kapılan cisimler misali rotası belirsiz bir şekilde gerçekleştiriliyor? Bu soruları daha da çoğaltmak mümkün.
Önemli bir nokta da bu tür çalışmalarda sizin bir hikayenizin olması da çok önemli. Kendinizi o hikayenizle anlattığınızda çok daha fazla ilgi çekersiniz ki, bu konuda Siirt olarak çok iyi durumdayız. Derlenmeyi bekleyen bir çok hikayemiz ve efsanemiz bulunmaktadır.
Ancak bu kadar soru bile yeterli ve artık bizim bu soruları her gün kendimize sormamız gerekiyor. Taa ki bu konuda bir çalışma gerçekleştirinceye kadar…
YORUMLAR