“Mart ayı, dert ayı” şeklinde dillendirilen bir deyimimiz var. Mart ayında havaların değişken olması nedeniyle insan kendini koruyamaz, hasta olur, anlamında söylendiği gibi, geçmiş yıllarda kış mevsimi için hazırlanmış yakacak stokları da çoğu kere Mart ayında tükenmiş olurdu.
Mart, Gregoryen Takvimi’ne göre yılın 3. ayı olup 31 gündür. Antik Roma’da Mart ayının adı, Roma Savaş Tanrısı “Martius” idi ve bu ayın savaşa başlamak için şanslı bir zaman olduğu kabul edilirdi. Ocak ve şubat ayları, savaşmak için uygun olmadıklarından Roma takviminin ilk ayı Mart idi. Mart, dünyanın kuzey yarısında ilkbaharın ilk ayıdır. Adını Roma savaş tanrısı Mars’tan almıştır. Mart ayının doğum çiçeği nergistir. Mart, Gregoryen takviminin üçüncü ayıdır ve 31 gündür.
Martius veya mensis Martius (” Mart”), muhtemelen MÖ 153’e kadar antik Roma yılının ilk ayıydı. O tarihten sonra, Februarius’tan ( Şubat ) sonra ve Aprilis’ten (Nisan ) önce gelen üçüncü aydı.
İnsanlık tarihinin kökeni çok eskilere dayanan ve günümüzde de dünyada değişik adlarla tanımlanan bu törenlerden biri de yöremizde ”Mart Bozma”, “Mart Kırma”, “Yılbaşı Bozma” gibi adlarla anılan yeni yıl törenidir. Halk deyimiyle eski hesap 1 Mart’ta yeni yıl kutlanırdı.
Ülkemizde Mart aylarının ilk haftası yani 1-7 Mart arası (Deprem Haftası), (Yeşilay Haftası) ve (Girişimcilik Haftası) etkinliklerinin yer aldığı günlerdir. Bahar mevsiminin ilk ayı olan Mart’ın bu gün ilk günü. Cemrelerin ilk ikisi Şubat ayında havaya ve suya düştü. Üçüncü cemre 5 Mart’ta toprağa düşecek ve cemrelerin düşmeleri tamamlanmış olacak. Mart’la ilgili atasözleri vardır. Türkçede olduğu gibi yerel lisanımız SİİRTÇE’DE de Mart’la ilgili söylenmiş atasözleri bulunmaktadır. Çünkü bu ay, gerçekten özellikli bir ay. “Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır.” Mart ayı ile ilgili söylenmiş Türkçe deyimlerin en meşhurudur.
Mart ayı havaların gel-git gibi yaşandığı gâh soğukların, gâh bahar mevsiminin hâkim olduğu bir aydır. Geçmiş yıllarda yakacak olarak odun yakıldığı dönemlerde genelde Mart ayında yakacaklar tükenir, yakacak sıkıntısı çekilmeğe başlanır, bu yüzden zor durumlara düşülür, evde bulunan kazma-küreklere ait sapların bile yakıldığı olurmuş!
Şimdilerde kalorifer var. Yakıt olarak doğalgaz kullanılıyor. Doğalgaz, kısmen de olsa şehrimize de girmiş bulunmaktadır. O da olmazsa, elektrik sobaları hazır. Gerçi, yaktıkları enerji kadar, parasal açıdan gönülleri de yakıyorlar amma neyleyelim ki, soğuklar dayanılmaz olunca klimalar, ufolar ve diğer elektrikli yakıt araçları da devreye giriyorlar.
Bir de “Mart`ta yağmaz, Nisan`da dinmezse sapanlar altın olur.” şeklinde söylenmiş bir deyimimiz bulunmaktadır.
Mart ayı gerçekte netemeli bir aydır. Bu ayda yağmurun yağmasının, ürünler için hiç de iyi olmadığı söylenir. Nisan ise havaların artık gerçek anlamda ısınmaya başladığı aydır. Bu ayda yağacak bol ve bereketli yağmur, ürünler için oldukça faydalıdır, verimi artırır ve çiftçiyi son derece memnun eder.
Siirt’çe atasözlerimiz elbette yılların tecrübesi olarak ortaya çıkmıştır. Mahalli takvimimizde Mart ayının ilk yarısı da Şubat’a dahil sayılır. Siirt’çe lisanımızda özellikle AZBAT olarak adlandırılan Şubat ayı için söylenen deyimler ve sözler bu açıdan Mart ayı için de geçerlidir.
“AZBAT KIL VEDDE IMMU SEBEH KARRAT ĞESEL IL HEVİS U KIRRADDA” şeklindeki deyim, Şubat ve Mart aylarının karakterini en iyi şekilde dile getiren bir deyimdir. Anlamı şudur. “ŞUBAT ANNESİNİ 7 DEFA ÇAMAŞIR YIKAMAK İÇİN GÖTÜRMÜŞ, YIKATMADAN GERİ GETİRMİŞ!” Deyimin açıklaması şu. Eskiden, evlerde su olmadığından, çamaşır yıkamak için su kenarlarına gidilirmiş. Kadınlar, “Hava güzel, çamaşır yıkamaya gidelim” diyerek çamaşırları toplar yola koyulurlar, daha yoldayken bir de bakarlar ki, yağmur yağmağa başlamış. O yıllarda insanların meteorolojinin hava tahminleri yapması gibi bir lüksleri de yokmuş. Böylece, bir günde 7 defa çamaşır yıkamaya niyetlenir, geri dönerlermiş.
Evet, geçmiş yılarda Şubat ayının son günleriyle, Mart ayının ilk günlerinde, gün içinde havaların 7 defa değiştiğine çoğu kere şahit olduk. Bir bakıyoruz hava gayet güneşli, tam bir bahar havası. Bir de bakıyoruz, kara kışı aratmayan kar ve yağmur yağışları var.
Bahar iyi, bahar güzel de, son yıllarda artık baharı tehlike olarak görmeğe başlamıştık. Çünkü terör denilen bela baharla birlikte dal-budak salıyordu. Allah’a şükürler olsun ki o günler geride kaldı.