Osmanlıcılık sevdası giderek dal-budak salıyor. Televizyon ekranlarında Osmanlı dizileri yaygınlaşırken, bu durumu ATATÜRK’E karşı sinsice bir oyun olarak yorumlayanlar var. ATATÜRK’Ü, Osmanlılar üzerinden vurmaya çalışıyorlar. (PAYTAHT ABDULHAMİD) dizisini anımsayalım. 2. Abdulhamid’i adeta bir kahraman gibi lansme etmişlerdi. Oysa Sultan Abdulhamid uyguladığı istibdatla meşhur bir Padişahtır. 2. Abdülhamid Osmanlı Devleti’nin 34. padişahı ve 113. İslam Halifesidir.
1842 yılında İstanbul’da doğmuştur. Sultan Abdulmecit Han’ın oğludur. Abdulhamit Han 31 Mart ayaklanmasıyla tahtan indirilerek Selanik’e sürgün edilmiş ve 3 yıl burada yaşamıştır. Daha sonra İstanbul’da Beylerbeyi sarayına getirilen Padişah 10 Şubat 1918’de vefat etmiş, Cenazesi büyükbabası Sultan II. Mahmut’un türbesine defnedilmiştir. (PAYTAHT ABDULHAMİD) dizisinde sözde hayatını izlediğimiz Osmanlı İmparatorluğunun 34. Padişahı için bir de İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif’in yazdıklarına bakalım:
“İslamcı, batıcı, türkçü, osmanlıcı kim varsa ona nefretini dile getirir zaten, edebi eserlerle, dönemin dergileriyle haşir neşir olan herkes görür. bir tek bizim siyasal islamcı zevat çok bayılır müstebid padişaha. bizim engin tarih bilen halkımız ise kulağına fısıldanan her şeyi bir halt zannedince geldin Abdülhamid.”
Mehmet Akif’in Sultan Abdulhamid ile ilgili bir de şiiri var. Şiirin bir beyiti şöyle:
“Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!”
Evet, İstiklal Marşımızın da güfte yazarı olan Mehmet Akif Ersoy’un tanıtımıyla Sultan 2. Abdulhamid işte budur.
Biz, bütün Osmanlı Padişahlarına elbette saygılı olmak durumundayız. Karşı olduğumuz husus, Sultan 2. Abdulhamid’in, ATATÜRK’LE yarıştırılmak istenmesidir. Şunu da anımsatmakta yarar var. Osmanlı Padişahlarının çok güzel bir gelenekleri vardı. Cuma selamlığından çıktıklarında kendileri tarafından organize edilmiş bir ekip tarafından “MAĞRUR OLMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR” demek suretiyle uyarılır ve böylece gurura kapılarak haksız icraatlarda bulunmamaları için dikkatleri çekilirdi.
Bir rivayete göre bu gelenek Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedip, Ayasofya’da namaz kıldıktan sonra başlamıştır. Fatih, atının üstünde ilerlerken birden bire durmuş ve atından atlayıp, yerden aldığı bir avuç toprağı kendi başının üstüne döküp; yine hiçbir şey demeden tekrar atlayıp atına yola devam etmiştir. Akşemsettin, Hazret-i Peygamberin müjdelediği fethi gerçekleştirmekten gururlanan Fatih’in kendisinin de bir gün toprak altına gireceğini kendine hatırlattığını etrafındakilere tefsir etmiştir.
Dolmabahçe Sarayı rehberlerinin anlattığına göre ise Osmanlıda bu gelenek Yavuz Sultan Selim’in halife olmasından sonra başlamıştır. Dolmabahçe Sarayı’ndaki büyük salonda, Padişahlık merasimi yapılırken, yalnızca paşalar tarafından padişaha söylenen cümledir.
Evet, Osmanlı Padişahları gurura kapılmamak için bir şekilde kendilerine çeki düzen vermek gereğini hissederek kendilerini “MAĞRUR OLMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR” deyimiyle uyaracak ekipler oluşturmuşlardır.
Şimdi bakıyoruz da, zamane padişahlarının dört bir yanını yalakalar sarmış, (SENDEN BÜYÜK YOK!) diyerek gururlarını okşamayı ve bu yolla nemalanmayı amaçlamaktadırlar. Keşke, Osmanlı Padişahlarını rehber ettikleri izlenimini verenler de, Osmanlı Padişahları gibi yalakaların değil de, kendilerini uyaranların seslerine kulak verseler.