Çevremizde yüksek yörelere KAR düşerken, Şehir merkezine YAĞMUR YAĞDI. Türkiye genelinde kar yağışları sebebiyle birçok köy ve hatta ilçe yollarının kapandığı haberleriyle karşılaşıyor
Şehrimizde kar yağışları genelde Ocak ayının ilk günlerinde düşmeğe başlar. Bölgemizde ve İlimizde kış mevsimi genelde 90 gün devam eder. Kış mevsiminin en soğuk günleri ERBAİN olarak adlandırılır. KIRKGÜN anlamına gelir.
Tabii, kar yağışlarıyla birlikte yolların kapanması köy hizmetleri ile karayolları teşkilatlarının çok sıkı ve programlı çalışmalarını gerektirecek. Köylülerin kış mahkûmiyetleri bu yıl daha uzun sürecek gibi! Doğalgaz olmayan yörelerde klimalar ve elektrikli sobalar devrede. Ancak, klimalarla ve elektrik sobalarıyla ısınmak öylesine pahalı ki, ya kaçak elektrik kullanacaksın, ya da çok paran olacak!
Evet, Mevsim yağışları ile soğuklar yüzünü gösterdi. Kış mevsiminin en soğuk günleri ERBAİN olarak tabir edilen KIRK GÜNLER VEYA DİĞER ADIYLA ZEMHERİ’DİR! Bu günler, 22 Aralık’ta başlayan ve 30 Ocak’ta sona eren kış mevsiminin en soğuk günleridir. Ülkemizde kışın en şiddetli geçtiği zemheride, geçmiş yılların tecrübe sahipleri soğuk tepeden iner derlerdi. Onun için açıkta kalan canlılarda ölüm olayları zemheride daha çok yaşanır.
30 Ocak’ta zemheri son bulurken 31 Ocak’ta HAMSİN tabir edilen günler başlar. Hamsin demek Arapça (ELLİ) demektir. Bu durumda, 40 gün devam eden erbain ve 50 gün süren hamsinin toplamı 90 gün etmektedir. Yani, gerçek anlamda kış 90 gündür. 31 Ocak’ta başlayan hamsin ise 21 Mart’ta son bulur. Artık bu tarihten sonra havalar hızla ısınmaya ve ilkbahar mevsimi her yerde en açık ve en belirgin bir şekilde kendini göstermeye başlar.
Hamsin, zemheri kadar şiddetli olmasa bile, yine de soğuk ve yağışlıdır. Cemrelerin düşmeğe başlaması da, HAMSİN GÜNLERİNDE gerçekleşir.
Zemherinin son altı günü ile hamsinin ilk altı günü kış mevsiminin en şiddetli soğuklarının yaşanmış olduğu sayılı günlerdir. Bu tarihler arasında çok mecbur olunmadıkça ve mümkün mertebe yola çıkmamak gerekir.
Hamsinin içinde birer hafta arayla üç cemre düşer. Cemrelerin ilkinin 20 Şubat’ta havaya, ikincisinin 27 Şubat’ta suya ve üçüncüsünün de 5 Mart’ta da toprağa düştüğü kabul edilir. Cemrelerin toprağa düşmesiyle buzlanmalar ve kar yağışları artık gerilerde kalmış ve baharın ılık ve tatlı-yüzü her yerde görülmüş olur. 21 Mart tarihinin Nevruz (Bahar) Bayramı olarak kutlanması da bundandır.
Her ne kadar, yoğun yağışlarından hasıl olan sorunlar ve aksamalar dile getirilse bile yağışlar kuraklık endişesini bertaraf etmek açısından sevindiricidir.
Kar için, “TOPRAĞIN MAYASI” deyimi kullanılır. Kar yağan yıllarda bolluk ve bereket olduğuna, toprağın daha cömert davrandığına inanılır. Tarlalardan bol mahsul alınırken, meyve ağaçlarından bereket fışkırır. Nehirlerin, çayların, derelerin suları daha bir gür çağlar. Hem çocuklar, kartopu oynamayı, kardan adam yapmayı ne kadar özlemişlerdir, kim bilir.
Kar yağışlarıyla ortaya çıkan manzaraların doyumsuz güzelliklerini yaşamak da insanlara ayrı bir zevk vermekte.
Küçüklüğümüzde bol ve bereketli yağışlar sayesinde oynadığımız kartopunun, yaptığımız kardan adamların günümüzde çocuklarımız tarafından da yaşanmasını ne kadar isterdik. Kendimizi karların içine atarak vücudumuzun kalın kar tabakası üzerinde aldığı şekle doyumsuz gözlerle bakar, bazen de şaka yollu arkadaşlarımızı iterdik.
Kış mevsiminin (zenginlerin mevsimi) yaz mevsiminin ise (fakirlerin mevsimi) olduğu da söylenir. Siirt Arapçasında (Yaz, fakirin babasıdır) anlamına gelen bir atalar sözümüz bile vardır.
Zenginler, genelde Kış mevsimini severler. Soba üzerinde kestane patlatmak, şöminenin önüne oturarak alevleri seyretmek, jakuzilerde, hamamlarda, buhar odalarında, göbek taşlarında, saunalarda uzanarak stres atmak, Uludağ gibi yörelerde kayak yaparak, kartopu oynamak, kardan adam yapmak, kış mevsiminin nimetleri arasında!
Ancak, fakirler açısından kış, mevsimlerin en sevimsizidir. Çünkü başta yakacak olmak üzere, hepsi de paraya bağlı birçok zaruri ihtiyaçlar ortaya çıkmaktadır. Kış mevsiminde sıcak giyinmek, iyi beslenmek gerekir. Elektrik, doğalgaz faturası haliyle yüksek gelecek. Yani, nereden bakarsanız, kış mevsimi fakirler ve orta sınıf için de gayetle sevimsizdir.
Doğrusunu isterseniz, biz de ailecek kış mevsiminden hoşlanmayanlardanız. Ama yine de söylenmiş güzel bir deyim vardır. (Allah’ım, yazımızı, yaz; kışımızı, kış yap!) diye dua ederiz. Çünkü yaşamın idamesi için kış mevsimine de, yaz mevsimine de ihtiyaç vardır.
İyisi mi, bu yazımızı, Bektaşi meşrep bir Siirtlinin kış mevsimine bakış açısıyla ilgili anekdotunu sunarak noktalayalım:
Kış mevsiminin soğuklarında Bektaşi meşrep Siirtliye bir dost sormuş:
-Nasılsın, iyi misin, ne var ne yok, dostum!
Muhatabı cevap vermiş:
-Nasıl olacağım. Ayakkabımın tabanı yırtık, su çekiyor! Evin damı akıyor! Pencerenin camı kırık! Odunlar yaş, sobayı yaksam duman tütüyor! Cepte ekmek alacak param yok! Var ne durumda olduğumu sen düşün, artık!
Evet, kış mevsimi fakirler için işte budur!!!