Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet ARITÜRK
Ahmet ARITÜRK

MİLLİ BAYRAMLAR VEYA İD-IL MİLLİ

Biz, Siirt’in yerlileri, milli bayramlara Siirt Arapçasıyla “İD İL MİLLİ” derdik. Birçok Siirt’çe deyim gibi, bu deyim de artık pek kullanılmaz, hatta bilinmez oldu.

Geçmiş yıllarda, Milli bayramlarda Şehrimizde büyük coşkular yaşanırdı.  İstisnasız, çarşının bütün esnafları ŞANLI BAYRAĞIMIZI iş yerlerine asarlardı. Bayraksız dükkân yoktu. Hatırlıyorum da, Helvacılar Çarşısındaki dükkânlarımızda milli bayramlarda rahmetli dedemin ve kardeşlerinin yaptıkları ilk iş şanlı bayraklarımızı asmak olurdu.

Yine o yıllarda belediye zabıtası iş yerlerini tek-tek dolaşır, Bayrak asmamış olanları ikaz ederlerdi. Hiçbir esnaf, kasıtlı olarak ve bilerek Bayrak takmak işini ihmal etmezdi. Siirtliler, Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü DE ÇOK SEVERLERDİ. Atatürk’ün devrimlerini öncelikle benimseyen Şehirlerarasında, Siirt başı çekerdi.

1930’lu 40’lı yıllara ait fotoğraflara bakın. Siirtli gençlerin tümüne yakını fötr şapka kullanırlardı. ATATÜRK’TEN bahsedilirken “GAZİ PAŞA HAZRETLERİ” deyimi yaygın olarak kullanılırdı.

Tıpkı dini Bayramlar gibi, Siirtliler evlerinde milli bayram hazırlıklarını en az 1-2 hafta öncesinden başlatılırdı. Bu hazırlıklar, genelde okullara giden çocuklara kıyafet sağlamak açısından olurdu. Milli bayramlarda okullara giden çocukların giyim, kuşamlarına büyük önem verilirdi. O yıllarda, Şehrimizde sayıları az da olsa okullar arasında büyük bir rekabet vardı. Bu yarış, bu rekabet milli bayramlarda özellikle geçit törenlerine endeksliydi. Bayramdan sonra her okulun öğrencileri resmigeçitte en güzel geçen okulun, kendi okulları olduğunu iddia ederlerdi. Bu konuda her okulun öğretmenleri de kendi okullarını sahiplenirlerdi. 23 Nisan, okulların kılık kıyafet açısından yarıştıkları bayramdı. 19 Mayıs ise sportif faaliyetler açısından okullar arası bir yarışmaya dönüştürülürdü. Cumhuriyet Bayramı, adeta dini bir bayram gibi telakki edilir ve saygı görürdü.

Cumhuriyet Bayramı ise milli bayramların gözdesiydi. En şaşaalı kutlamalar bu bayramda gerçekleştirilirdi.

Eski Milli Bayramları, sözün tam anlamıyla özlüyorum. Terör öncesi yıllarda, SİLÂHLARIN GÖLGESİNDE OLMAYAN, O ESKİ MİLLİ BAYRAMLARI… Bizim Siirtlilerin tabiriyle “İD-İL MİLLİ” dediğimiz o güzel günleri…

Okul yıllarında, bayram günlerini iple çekerdik. O yıllarda, bayram hazırlıkları, bayram kutlamaları gerçekten bir başkaydı. Sivil, Asker, polis bütün vatandaşlar birbirine karışıktı.  Zaten, Şehrimizde bulunan polis sayısı da hayli azdı. Anneler, Babalar, Bayram geçitlerine katılan çocuklarını görmek için Bayram alanlarına akın ederlerdi. Simitçiler, seyyar satıcılar, mevsimine göre yine seyyar dondurmacılar bayram kutlamalarının yapıldığı alanın hemen içinde konuşlanır, öğrencilere ve vatandaşlara satış yaparlardı. Onlar da, Bayram günlerini iple çekerlerdi. Çünkü Bayram günleri onlar için, iş günleri, aş günleri, kazanç günleri demekti.

Bizim çocukluk yıllarımızda, ilk hatırladığım, bugünkü Saraçoğlu Yuvası karşısındaki Atatürk Büstünün çevresinde yapılan Bayramlardı. Sonra, Şehir aşağılara kaydı. Bayramlar da “MEYDEN IT TAYYARA=TAYYARE ALANI” denilen, bu gün Subay Gazinosunun bulunduğu yere intikal etti. O zamanlar, ne tören alanlarına gireceklerin önünde barikatlar, ne de arama yapan güvenlik görevlileri vardı. Hatta Valilerin, Garnizon Komutanlarının yanlarında koruma bile olmazdı. Bir ihtiyaçları olsa, en yakınları durumundaki şoförlerine söyler, bu şekilde ihtiyaçlarını karşılamış olurlardı.

Ama 1984’lü yıllardan sonra, terör olaylarının başlamasıyla işin rengi değişti. Başka illerde bilemiyoruz ama Bölgemiz illerinde MİLLİ BAYRAMLAR ARTIK SİLÂHLARIN GÖLGESİNDE KUTLANMAKTA. Gerçekten, bu durum şahsen bana büyük sıkıntı veriyor. Bir milli bayramı, silâhların gölgesinde kutlamak, yürek dağlayıcı değil mi!

VE SİLAHLARIN GÖLGESİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN HER MİLLİ BAYRAMDA TERÖRE LANET OKUMAMAK MÜMKÜN MÜ!!!

Kendi kendime düşünüyorum da, acaba, yine güvenlik görevlilerinin barikatlar kurmadıkları, tören alanlarına girmek isteyenlerin üstlerini, başlarını aramadıkları o eski bayramları bir daha görmek, yaşamak mümkün olacak mı!

Bizim neslimiz, dini bayramlar gibi, milli bayramları da dolu dolu yaşadı. Son yıllardaki bayram törenlerini görünce ister istemez “nerede o eski bayramlar” demekten kendimizi alamıyoruz!

Evet, geçmiş yıllardaki milli bayramlarımızı özlüyorum. (Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer) özdeyişinde olduğu gibi…

YEMEK AZ OLUNCA…

Geçmiş yıllarda, yüksek tahsilde okuyan bir Siirtli, başka illerden gelen 2-3 arkadaşı ile anlaşarak birlikte kalacakları bir pansiyon tutmuşlar. Hepsi de yüksek tahsil öğrencileri olan pansiyoner gençler, yemeklerini de birlikte yapıp yiyorlarmış.

Ailelerinin gönderdikleri paralarla geçinen gençler, özellikle ay sonlarında parasal açıdan sıkıntıya düştükleri için de, mecburen yemeklerde kısıntıya gidiyorlarmış.

Yine ay sonlarından birinde, yemek yapma sırası kendisinde olan genç iki üç yumurtayı omlet yapmış, sofraya getirmiş. Ekmeklerini banıp yiyecekler. Siirtli bakmış, yemek bir kişiyi bile zor doyurur. Kendisi de oldukça aç. Numaradan, içinde omletin bulunduğu tavanın içine hapşırmış. Arkadaşları, hapşırıktan çıkan tükürüklerin omlete bulaştığını görünce, tiksinip, geri çekilmişler.

Siirtli de, omleti tek başına kemali afiyet ile mideye indirmiş…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER