Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Dicle Elektirik Reklam

Muhabbet Kuşları!

Din istismarının boyutlarını anlatan

Din istismarının boyutlarını anlatan birçok anekdotlar vardır. Gerçek Müslümanları tenzih ederek, Yüce Dinimizi kendi kepazeliklerini örtmek açısından kullananlara örnek olması açısından bir Siirt anekdotu anlatalım:

Geçmiş yıllarda, yeni evlenen bir genç, eşinin ne kadar dini bütün olduğunu vurgulamak açısından samimi bulduğu arkadaşına anlatarak demiş ki:

-Yahu, düşünebiliyor musun. Yatağa gireceğimiz zaman, içinde muhabbet kuşları bulunan kafesi odamızdan dışarıya çıkarmadan bile yatağa yatmıyor. Neymiş efendim, muhabbet kuşlarından biri erkekmiş ya! İşte, bizim hatun yabancı erkek konusuna bu kadar titiz!

O öyle anlatmış amma, arkadaşının aklında istifhamlar uyanmış ve arkadaşını ikaz etmek zaruretini duyarak söylenmiş:

-Bak kardeşim, düşündüğün gibi olmasını çok isterim amma, sen yine de hanımına göz kulak ol. Böyle aşırı görünüşünün altında çapanoğlu çıkabilir!

Yeni evli kişi, ihtimal vermemekle birlikte, arkadaşının yaptığı ikazdan da etkilenerek hanımını gözetlemeğe karar vermiş. Bir gün evden gitmiş gibi yaparak, dolabın içine saklanmış. Az sonra, evin kapısı çalmış. Eşi kapıyı açmış. Kapının ağzında, evlerine bir süreden beri (TEMİZLİKÇİ KADIN) adı altında gelen çarşaflı, peçeli kadın görülmüş. Dolabın deliğinden durumu gözlemleyen erkek, rahat bir nefes alıp meydana çıkacakken, bir de bakmış ki hanımı, gelen peçelinin üzerine atlamış. Peçesini açarak:

-Kocam gitti, kapının sürgüsüne çekelim. Yatak odasına geçelim! demiş.

Koca gördüğü manzara karşısında donup kalmış. Çünkü kaldırılan peçenin altından bıyıklı bir erkeğin yüzü belirmiş!

İşin sonunu anlatmağa gerek yok. Sözün özü olarak diyeceğiz ki, aşırı dindar gibi bir tablo sergileyenlere siz, siz olun da sakın ha, sakın inanmayın! Dindarla, dincileri birbirine karıştırmayın!!!

“BEN, BAŞINI BÜKMÜŞTÜM!”

Siirt’te, bir mahalle mescidinin uyanık bir müezzini varmış. Cemaatten, saf birinin hanımına göz dikmiş. “Nasıl bu adama karısını boşatırım da, alırım” diye melanetler düşünüyormuş. Bir gün, bu saf kişinin ayakta ve kıbleye doğru, duvarın dibine işediğini görünce hemen yanına gitmiş ve:

-Sen ne yapıyorsun. Kıbleye karşı işedin. Bunun cezası nedir biliyor musun! Hanımın senden boş düştü! demiş. Saf adam, müezzinin sözlerine inanmış, evine giderek, hanımına durumu anlatmış ve boş düştüğünü söylemiş. Kadının da boşanmaya gönlü olmuş olacak ki, işi uzatmamış:

-Madem BOŞ DÜŞTÜĞÜMÜ söylüyorsun, o zaman üç talakla da boşa, babamın evine gideyim! demiş.

Adam da denileni yapmış ve kadına:

-Seni üç talakla boşuyorum! diyerek, evlilik akdini feshetmiş.

Aradan bir süre geçmiş, saf adam bir de bakmış ki, kendisine telkinde bulunan müezzin ile boşandığı kadın evlenmişler.

Kendi kendine “eyvah ne yaptım!” demiş. Müezzini takibe almış. Bir gün bakmış ki, müezzin de ayakta, duvarın dibinde işemiyor mu! Hemen yanına gitmiş:

-Karın boş düştü. Kıbleye karşı işiyordun! demiş.

Müezzin cevap vermiş:

-Sen, benim duruş şeklime bakma! Gerçi, Kıbleye karşı gibi duruyordum amma, başını öbür yana bükmüştüm!