*Küçük sularla yetinme Yunus! Önce bir ırmak bul, ırmağı takip et. O, seni ummana götürür!
*İnsanoğlu, eskiden olduğu gibi, bugünlerde de işin kolayına kaçıp, ufak tefek şeyler kovalayıp durmakta.
*Tabii ki günlük hayatın gereği olan rutin ve anlık durumlarda ufak tefek mevzularla da uğraşmamız gerekebilir. Lakin, hayat o kadar basit olmamalı. Tüm canlıların en mükemmeli olarak yaratılarak, akılla donatılmış insanın kapasitesi; bunun çok ötesinde imkan ve kabiliyetler sunmaktadır, insanlara. Öğrenme ve öğretme yetisine sahip her yetişkin insan, kapasitesi oranında çevresindeki insanlara öğretmenlik ve eğitmenlik yapacağı gibi, aynı zamanda kendinden daha iyi olanların öğrencisi olup, bilgisine bilgi katmaya gayret eden bir öğrenci olmalıdır.
*Günümüzde akademik eğitimde asistan, standart öğrencilere ders verip hocalık yaparken, doktorası olanın maiyeti de öğrenmeye devam eden bir öğrencidir. Doktora eğitimini sürdürenler, doçentlerin, doçent olarak hocalık yapanlar, maiyetinde oldukları profesörlerin birer öğrencisidir. Bu bir silsile şeklinde öğrencisine hocalık yapanlar bir üst akademisyenin öğrencisi olarak, nihai hedef olan bilim ummanına daha iyi biçimde bu şekilde erişilmeye çalışılmaktadır.
*Uygulanan bu model, yaşam için de geçerli olmalıdır. Aklı baliğ olan herkes, kendinden iyi bilenlere iltisak ederek, geniş bir ufka yelken açmalıdır.
*Yunus örneğinde olduğu gibi, bu felsefe ve yöntem, tasavvufta çok iyi biçimde uygulanmıştır. Bu şekilde, hem uhrevi hem de ilmi bir zenginliğe erişilmiştir. Bugün, yaşadığımız şu “Bilişim Çağında”, geç de olsa, “Hayat Boyu Öğrenme” tezi ve felsefesi gündemdedir. Lakin maalesef hakkıyla uygulamaya geçebilmiş değil. Moda bir kavram şeklinde, sadece lafta kalması akıl alabilecek bir durum mudur? Bence, hiç değil.
*Gelin hep birlikte Yunus’un tavsiyesine uyalım. “Türkiye Yüzyılı” ve benzeri stratejik hamlelerin gereğince uygulayalım. Doğru ve büyük hedefler koyup, durmadan ve yılmadan yolumuzda ilerleyelim.