25 Eylül-1Ekim arası günler, (İTFAİYE HAFTASI) olarak kutlanılır. Sadece ülkemizde değil, Dünya genelinde ilk itfaiye teşkilatının, Osmanlı İmparatorluğu zamanında kurulmuş olmasıyla övünebiliriz.
İlk itfaiye teşkilâtı, Osmanlı Devleti’nde Yeniçeri Ocağı’na bağlı olarak Dergâh-ı Âli Tulumbacı Ocağı adıyla 1720 yılında, yani Lale Devri’nde kurulan itfaiye teşkilatıdır. Yeniçeriliğin 1826’da kaldırılmasıyla bu ocak da lağvedilmiştir. 1827 yılında ise yarı askerî bir İtfaiye Teşkilatı kurulmuştur. O yılların adı ile itfaiyecilere (TULUMBACILAR) adı verilmekteydi.
İster eski deyimiyle TULMBACILAR, ister yeni deyimiyle İTFAİYECİLER olsun, gerçekten çok fedakârca çalışan ve görevlerini canları pahasına yapan kişilerden oluşurlar.
Ancak, bir YANGIN var ki, BU YANGINI söndürmeye güçleri yetmez. O da, MUTFAKLARDAKİ YANGINDIR. Bugün, Türkiye genelinde bütün mutfaklarda bir yangın durumu yaşanmaktadır. Bu öyle bir yangın ki, bütün mutfakların yüzde 60’ını, 70’ini kül etmiştir ve etmeğe devam etmektedir. Bu yangının adına EKONOMİK YANGIN da dememiz mümkündür. Bu yangını söndürmek hiç de kolay değildir. Ekonomik yangınları söndürmekle görevli teşkilâtın başında maliye bakanlığı denilen bir kuruluş vardır. Bu kuruluşun başında bir Bakan ile müsteşarları, genel müdürleri ve daha nice birimleri bulunmaktadır.
Evet, mutfaklarda ciddi bir yangın vardır. Bu yangın söndürülmezse, insanlar yanarak değil, ama belki de yetersiz beslenmeyle ilgili hastalıklardan öleceklerdir. Yetersiz beslenmelere yol açan mutfaktaki yangını söndürmek için, devletin maliyesinin ciddi bir şekilde devreye girmesi gerekmektedir.
Evet, bu itfaiye haftasında, Türkiye olarak mutfakta kendisini hissettiren bu şiddetli yangınla ciddi bir şekilde mücadele etmek zorundayız. Aksi takdirde yangın giderek büyüyecek, insanlarımız açlıktan ve yoksulluktan kırılır hale düşeceklerdir.
İtfaiye Haftasını idrak ederken, istedik ki son aylarda mutfaklarda yaşanan ve bir türlü söndürülemeyen mutfaktaki yangına dikkatleri çekelim…
Bu sebeple avazımız çıktığı kadar bağırıyor ve diyoruz ki MUTFAKTA YANGIN VAAAR!!!
ANEKDOT
Osmanlı döneminde, devriye gezen zabtiyeler, bir Bektaşi’yi durdurmuş ve koynunda sakladığı şişede ne olduğunu sormuşlar. Bektaşi:
-Su! diye cevap vermiş.
Tabii, zabtiye çavuşu bunu yutmamış:
-Koynundan çıkar da, görelim bakalım! demiş.
Bektaşi de şişeyi çıkarırken, keramet gösterir gibi yaparak:
-Rakı ol ya mübarek! deyince, zabtiye çavuşu oyunun farkında olarak söylenmiş:
-Madem keramet ehlisin, bir sokak ötede yangın var. Gel de söndür! deyince Bektaşi cevap vermiş:
-Yok, biz yangın işlerine karışmayız. Yangını söndürmek, Ruffailerin işidir!demiş.
Biz de, içinde bulunduğumuz itfaiye haftasında, “gelin de mutfaktaki yangını” söndürün diyeceğiz ama itfaiyecilerin verecekleri cevap bellidir:
-Mutfaktaki yangına, maliyeciler karışır!
TAŞLAMALAR
İTFAİYE HAFTASI
İÇİNDEYİZ BU BELLİ
MUTFAKTAKİ YANGINI
SÖNDÜRÜRLER Mİ PEKİ
MUTFAKLARDA YANGIN VAR
ADI DA ENFLASYONDUR
BU YANGINI SÖNDÜRMEK
GAYET GÜÇ, GAYET ZORDUR
İTFAİYE NE YAPSIN
MUTFAKTAKİ YANGINA
NASIL SÖNDÜREBİLSİN
SU DAHİ SIKSA BUNA
YANGINCIK VAR, YANGIN VAR
ASIL YANGIN MUTFAKTA
YANGINI SÖNDÜRECEK
BİR YİĞİT ARANMAKTA
YORUMLAR