Mübarek Ramazan ayı geldi. Ramazan ayı, gerçekte masraf ayıdır. İftarı var, sahuru var. Bu ülkenin 16 milyon emeklisi, bir o kadar asgari ücretlisi bulunmakta. İşsizler, engelliler zaten yaşayan ölüler hükmünde. 86 milyonun 66 milyonu sefalet içinde. Bir kilo ucuz et alabilmek için saatlerce kuyruklarda bekleyenler mi istersiniz, çöp bidonlarından ekmek kırıntıları arayanları mı! Pazar yerlerinde çöp bidonlarına dökülmüş çürük sebze ve meyveleri ayıklayanlarla, 1-2 bedava veya ucuz ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta bekleyenlerin varlıklarını televizyon ekranlarından şahit olmaktayız.
Açlık sınırının 23 bin, yoksulluk sınırının 73 bin TL olduğu ülkemizde vatandaşlarının durumunu düşünün. Milletin durumu bu iken hâlâ devlet ve hükümet yetkilileri Türkiye’de kimselerin aç ve açıkta olmadığını söyleyebilmektedirler. Bu durum bize, (EKMEK BULAMIYORLARSA, PASTA YESİNLER) deyimiyle ünlenen tarihi bir anekdotu anımsattı.
Anekdot şu:
Fransız Devrimine doğru giden süreçte Fransa’da halk büyük bir yoksulluk içindedir. Yapılan zamlar sonucu büyük bir kıtlık yaşanmaktadır. Halkın yoksulluktan kıvrandığı dönemde şatafatlı bir hayat yaşayan SARAYLILARI PROTESTO İÇİN kadınlar Versay sarayına yürürler. Kadınların, sarayın etrafını kuşattıklarını ve (EKMEK-EKMEK) diye haykırdıklarını gören Kraliçe Marie Antoniette (EKMEK BULAMIYORLARSA, PASTA YESİNLER) olarak tercüme edilebilecek meşhur deyimi dillendirir.
Evet, birileri de bugün Türkiye’de tam anlamıyla Marie Antoniette’nin yaptığını lisanı hal ile yapıyor ve uyguladıkları yanlış politikalar sonucu aç bıraktıkları vatandaşlara adeta (EKMEK BULAMIYORLARSA, PASTA YESİNLER) demektedirler!!!
Emekli aç, asgari ücretli sürünüyor. İşsizin zaten anası ağlamış. Bütün bu yaşananları görmezden gelenler, SAHTE DİPLOMALAR konusuna odaklanmış durumdalar.
Ve diplomalarının sahte olduğu öne sürülenler, devletin en üst makamlarında. Neden bu hallere düştüğümüzün sebebi ortada değil mi!