Sanırım insanoğluna yaratılış fıtratından olsa gerek hep geçmişi özlemle anar.
Özlemle aranılan geçmiş zaman dilimlerinin başında da başta bayramlar olmak üzere mutlu geçen zaman dilimleridir.
Benim gibi yaş olarak 60 devirenlerin çocukluk ve gençlik dönemlerinde ki o sevgi, heyecan ve mutluluk dolu bayramları özlememeleri mümkün mü?
Geçmiş yıllarda bayram heyecanı haftalar hatta aylar öncesinden başlardı. İhtiyaç duyulan giysiler, ya alınır ve giyilmeyerek bayrama saklanırdı. Ya da ötelenir, bayrama yakın bir zamanda satın alınırdı.
Çocuklar için kayda değer tek eğlence bayram günleriydi. Şehrin bütün çocukları Tillo yolu yakınlarında kurulan bir kaç salıncak ve ilkel dönme dolaptan ibaret alanda toplanır ve gün boyu eğlenirlerdi.
Tabii bu arada aile büyüğü ve gelen misafirlerin verdiği bayram harçlıklarını gerek salıncak ve dönme dolaplara ya da kısa turlar yaptıran fayton ve hatta at arabalarına ve seyyar satıcıların ellerine verirlerdi.
Eski bayramların maddi yönlerine ilişkin daha pek çok şey yazılabilir.
Ancak o bayramların en çok özlenen tarafı manevi tarafıydı.
Küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin de küçüklere sevgi gösterdiği yöndü. Bayram ziyaretlerinin neredeyse bir ibadet olarak kabul edildiği ve mutlaka yerine getirilmesiydi.
O bayram ziyaretlerinde günlük olaylardan, tarihi, kültürel ve dini konulara kadar çok değişik konularda gerçekleşen tadına doyum olmaz sohbetlerdi.
Özetle eski bayramlar tatil fırsatı olarak görülmez, sevginin güzelliklerin doruğa çıkarılacağı günler olarak görülürdü.
Bu nedenle özlenir ve yaşayanlar tarafından özlenmeye devam edilecektir.
YORUMLAR