Yarın Zafer Bayramımızın 95’inci yılı ve bizlere her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış mukaddes bir vatan armağan eden Kurtuluş Savaşımızın mimarı yüce önder Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve canlarını seve seve vererek şehitlik mertebesine ulaşan aziz atalarımızı minnet ve rahmetle anacağız bir kez daha…
İstiklal Savaşımızın akıllara durgunluk veren büyük bir zaferle sonlanmasından sonra, tam bağımsızlık ilkeleri içinde en önemlisi olan ekonomik bağımsızlığımızı tehdit eden kapitülâsyonlar ülkemiz gündeminden çıkarılarak o dönemin imkânsızlıkların rağmen küçümsenmeyecek hizmetler icra edildi ülke genelinde… İstihdama ve üretime yönelik sayısız tesis, yine imkânsızlıklar döneminde hayata geçirildi ve yıllar sonra güzelim tesisler, siyasilerin arpalıkları haline dönüştürülerek devletin sırtına kambur olmaya başlayınca özelleştirmeyle sakız fiyatına çıkarıldılar elden…
Büyük Zaferin 95. yılında ülkemizin gelmiş olduğu noktalar, hiç de iç acıcı değil maalesef… Bir taraftan yıllardır ülke gündeminde yer alan PKK terör örgütü ile mücadele edilirken, diğer taraftan kendi bünyemizde hıyanet içinde olan alçak terör örgütünün sebebiyet verdiği büyük tahribatı bertaraf etme durumuyla karşı karşıya kalındı ayrıca… Ülkemizin kalkınmasını, büyümesini ve küresel alandaki her sorunda söz sahibi olmasını istemeyen dış odakların bu heveslerine yönelik melanetleri devam ediyor halen… En önemli sorunlarımızın yanı sıra milyonlarca insanımızı zora sokan işsizlik, milli gelir dağılımındaki adaletsizlik ve bu adaletsizliğin halkalarından biri olan ücret dengesizliği ise, üzmeye devam ediyor kamu oyumuzu… Ortadoğu’ya yönelik emellerini adım adım hayata geçirmeye çalışan ve bölgeyi kan denizine çeviren emperyalist güçlerin endişe veren senaryoları karşısında çok dikkatli olmamız gereken bir süreçten geçiyorken, yönetimde söz sahibi olanların birbirleriyle atışmaları, çok önemli bir talihsizliktir ülkemiz ve halkımız için…
Yarın Zafer Bayramımızın 95’inci yılına ulaşırken, işaret edilen muasır medeniyet düzeyine ulaşılamamış olmanın üzüntüsü gölge düşürüyor sevincimize ama, “Allah bizi bir kez daha kurtuluş savaşı vermek durumunda bırakmasın…” diyeceğiz ve bizleri hürriyetimize kavuşturan önder Atatürk, silâh arkadaşları ve diğer tüm ecdatlarımızı minnet ve rahmetle anacağız tekrardan…
Halkımızın büyük bayramını bir kere daha içtenlikle kutlarken, bizleri düşman işgalinden kurtaranların manevi huzurlarında saygıyla eğiliyor; nur içinde yatsınlar, mekânları cennet olsun, onları her gün minnet ve rahmetle ansak yine de azdır diyorum naçizane görüşlerim doğrultusunda…