Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Cüneyt ARITÜRK
Cüneyt ARITÜRK

ÖLÜLER İÇİN YAPILAN TELKİN!

Müslüman KADIN, ERKEK, HATTA ÇOCUK ölüp de mezara konulduktan sonra TELKİN adı altında yapılan bir uygulama vardır. Bu uygulama gerçekte ne farzdır, ne de sünnettir. Ancak, gelenek haline gelmiştir. Ölünün bağışlanması için yapılan bir uygulamadır.

Peygamber Efendimiz Hazret-i MUHAMMED (O’na al ve ashabına salat ve selam olsun) bir cenaze gömüldükten sonra hemen geri dönmezdi. Bir müddet mezarı başında durur ve cemaata karşı şöyle buyururdu:

“Kardeşiniz için Yüce Allah’dan mağfiret isteyiniz ve kendisine sükûnet ihsan buyurmasını dileyiniz. O, şimdi sual görecektir.”

Bu çerçevede mükellef çağına girip de gömülen bir Müslümanın mezarı başında “telkîn” verilmesi meşru görülmüştür.

Umulur ki, bu gibi okuyuşlar ve telkinler sebebiyle Yüce Allah ölüyü bağışlar ve kabir sualinin cevabını kolaylaştırır.

Hanefi fıkıh alimlerinin bir görüşüne göre, gömüldükten sonra telkîn yapılması ne emredilir, ne de yasaklanır.

Malikîlere göre, telkîn ölüm döşeğinde mendubdur. Gömüldükten sonra yapılması mekruhtur. Şafiîlerle Hanbelîlere göre telkîn yapılması müstahabdır.

Bir Müslüman kıldığı namazın, tuttuğu orucun, okuduğu Kur’ân’ın, verdiği sadakanın sevabını, ister hayatta olsun ve ister olmasın, bir Müslümana veya bütün Müslümanlara hediye edebilir; bu caizdir. Bu sevab onlara verilir ve her birinin aynı sevaba kavuşacağı Allah’ın ihsanından beklenir.

Kabirden çıkan toprağın fazlasını kabrin üzerine atmak mekruhtur, fakat İmam Muhammed’e göre bunda bir sakınca yoktur. Definde bulunanların kabir üzerine üçer avuç toprak atmaları ilk defasında: “Minha halaknaküm (sizi topraktan yarattık)”, ikincisinde: = “Ve minha nuîdüküm (sizi toprağa çevireceğiz)”, üçüncüsü: = “Ve minha nuhricüküm tareten uhrâ (diğer bir defa daha sizi topraktan diriltip çıkaracağız)”, demeleri müstahabdır.

Söz, telkinin hikmetinden açılmışken, istedik ki bir SİİRT ANEKDOTUYLA konuyu renklendirelim.

ANEKDOTUMUZ ŞU:

Motorlu vasıtaların olmadığı, bir yerden bir yere gidiş gelişlerin yaya veya hayvan sırtında yapıldığı yıllarda bir Siirtli, At sırtında, Diyarbakır’a gidiyormuş. Yol güzergâhında uğradığı köylerde gecelediği de oluyormuş. Yöremiz, halkımız ve özellikle köylülerimiz gerçekten misafirperverdirler. Ama, din adamlarına karşı daha bir saygılı, daha bir misafirperver olurlar. Bunu bilen Siirtli de, uğradığı köylerde kendisini Hoca olarak tanıtıyormuş ki, köylüler daha bir kıymet versinler.

Yine, yol güzergâhındaki bir köyde geceleyecek olan Siirtli, akşam ezanı vaktinde ulaştığı köyün camiine gitmiş. Ve kendisini yine Hoca olarak tanıtmış, gece misafir edilmesini istemiş. Köylüler, kendisini “HOCA” olarak tanıtan Siirtliyi adeta kapışmışlar. Sonunda, köyün ağasının evinde misafir edilmesine karar verilmiş.

İzzet ve ikramlarla ağırlanan Siirtliyi, sabah saatlerinde bir sürpriz bekliyormuş. Köylülerin bir cenazesi varmış ve köyün imamı da bir işi için erken saatlerde köyden ayrılmış olduğundan, ölünün telkinini yapacak başkası yokmuş. Bunun için, mevtanın sahipleri telkin görevini, Hoca zannettikleri Siirtliye yaptırmak için ricaya gelmişler. Siirtli, bakmış ki kaçış yok. Bu saatten sonra, “Ben, Hoca falan değilim. Öylesine söyledim!” diyemeyeceğine göre, çârnaçâr mezarlığa gitmiş.

Defin işini bitiren köylüler, telkini yapması için Siirtliye:

-Buyur Hocam! demişler.

O da bozma Arapça olan Siirt’çe lisanıyla ölüye şöyle telkinde bulunmuş:

-ELEMTARA, ELEMTARA, INKE AMELOK IKVES, ĞAYRAN YARA, INKE AMELOK ÇIRGİN, EKLİL ĞARA, FATKIL MARA. AMİN VELHAMDULİLLEHİ RABBİL ÂLEMİN!

Siirtlinin, ölüye Siirt’çe lisanıyla yaptığı telkini şu şekilde tercüme edebiliriz.

“Göreceksin, göreceksin! Amellerin iyi idiyse hayrını göreceksin! amellerin kötü idiyse, boku yiyeceksin! ÂMİN! Alemlerin Rabbine hamdolsun.!”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER