Her konuda söz konusu olabilecek olumsuzlukların asgari düzeyde kalması için alınabilecek önlemler vardır ve hepimizin çok duyarlı olması, kaçınılmazlık arz etmektedir menfaatlerimiz gereği… Örneğin; ikamet ettiğimiz konut, ya da iş yerlerinde gereksiz yere aydınlatan ampulleri açık bırakmamız, elektrik faturalarımızda fiyatların kabarmasına yol açar ve maddi açıdan zarar görmüş oluruz haliyle… Susuz hayat olmayacağını biliyor olmamıza rağmen suyu dikkatsizce kullanmamız durumunda da maddi açıdan bedel öderiz yine ve bireysel olarak önlem almadığımız daha nice olumsuzluklar için bedel ödemek durumunda kalıyoruz maalesef…
Toplumumuzu ilgilendiren olumsuzlukların tevlit ettiği zararlara gelince, bu bağlamda ödenen bedeller çok daha yüksek oranda gerçekleşiyor ve işte bu önemli konudaki duyarlılıkta yetersiz kalındığı gerçeğiyle karşı karşıyayız ülkemizde… Bilindiği gibi, trafik kazalarında başı çeken ülkeler sıralamasındayız ve elim kazalarda çok sayıda yurttaşımız yaşamını yitirmeye devam ettiği halde, kazaların asgari düzeyde kalmasını sağlayacak asıl önlemin alınması için gereği yapılmamakta… Feci kazaların nedeni; mevcut karayollarımızın, sayıları hızla artan araçları göğüsleme kapasitesine sahip olmamasıdır ve yıllardan beri toplu taşımacılığı teessüs ettirerek demir yolu ağlarımızı en ücra yörelere ulaştırmayı hedeflemiyoruz halen… Zamanında toplu taşımacılığa önem verilmiş olsaydı nüfusumuzun dörtte birine tekabül etmezdi araç sayısı… Kalkınmış ülkelere göz atıldığında, o ülkelerde her yere uzatıldığı görülecektir demir ağların… Bizlerde ise 10. Yıl Marşı’mızdaki “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” söyleminde bıraktık önemli hedefi… Yurdumuzun bazı yörelerinde hızlı trenlerin devreye sokulması elbette sevindiricidir ama önemli olan; en ücra noktalara ulaştırmaktır demir yolunu… Araç sayısındaki artış dışarıdan ithal ettiğimiz petrol ürünlerini daha çok tüketmemize yol açarken, nakliye açısından da büyük zarar görüyor ülkemiz ekonomisi… Tabii ki bu konuda büyük önem arz eden olumsuzluk; trafik kazalarında başı çeken ülkeler arasında yer aldığımızdan çok sayıda insanımızın yaşamını yitirmesidir ve yılların ihmali, demir ağları kısa zamanda yurdun her noktasına ulaştırma şansından ne yazık ki mahrum kılmaktadır bizleri…
Ülkemizin her noktasında deprem riski altında olduğu gerçeği, yıllar öncesinden aydınlığa kavuşmuştur ve geçmiş yıllarda yaşanan afetlerde çok sayıda yurttaşımız hayatını kaybettiği gibi, ekonomimiz de büyük zarar gördü aynı zamanda… Doğal afetleri önleyebilmek söz konusu değildir ama halkımız için en önemli olumsuzluğu teşkil eden afetlerde can kaybının asgari düzeyde kalmasını sağlayacak önlemler vardır ve bu önlemlerin bir an önce devreye sokulması için azami gayret gösterilmelidir mutlaka… Elazığ’da yaşanan 6,8 büyüklüğündeki depremde bu ilimiz ile Malatya’da yaşamlarını yitiren yurttaşlarımızın sayısına baktığımda, teselli buluyorum başkaları gibi… Deprem afetinin çok sık yaşandığı Japonya’da 9 büyüklüğünde deprem meydana geldiğinde bile hayatını kaybeden olmamakta veya birkaç kişiyle sınırlı kalıyor ölenlerin sayısı…
Doğal afetlerin meydana geldiği yerlerde can kaybı olmasının en önemli nedeni; binaların depreme dayanıklı olmamasıdır ve bu gerçek bilindiğine göre de söz konusu binaları depreme dayanıklı konuma taşımayı, her hizmetten daha farz telakki edilmesi gerektiği beklentisinin önemsenmesi gerekir artık!…
YORUMLAR