Bugün, geçmiş yıllara ait bir Siirt anekdotunu anımsatmak içimden geldi. Siirtçe lisanımızda (Ölüsü dirisinden beter ağa) olarak tercüme edebileceğimiz bir deyimimiz vardır. Anekdot, bu deyimin gerekçesini anlatıyor. Günümüze de uyarlanabilecek ibret dolu bir anekdot.
Zamanın birinde köylülere çok zulmeden bir ağa varmış. Bu ağa, hastalanıp da öleceğini hissedince, köylülere son bir oyun oynamış. Marabalarını etrafına toplayan ağa, sözde yaptığı zulümlerden çok pişman olduğunu belirterek, helallik istemiş. Bununla da yetinmeyerek, son bir istekte bulunup:
-Ben ölünce, ibret-i âlem için cesedimi, bir hafta süreyle köyün girişindeki ağaca asın, gelenler-gidenler görsünler de ibret alsınlar. Zalimlerin de bir gün ölecekleri anlaşılsın! demiş.
Ailesinin de muvafakat göstermesi üzerine ölen ağanın cesedi vasiyet ettiği gibi bir hafta süreyle köyün girişindeki ağaca idam mahkûmları gibi asılmış.
Amacı köylülere son bir darbe vurmak olan ağa, meğer öleceğinden 2-3 gün önce o zamanın güvenlik birimine bir mektup göndererek, köylüleri tarafından tehdit edildiğini, öldürülmekten korktuğunu belirterek, tedbir alınmasını istemiş. O günün şartlarında köye gidip gelmek ancak yürümekle gerçekleştirildiği için güvenlik güçleri köye geldiklerinde, iş olup bitmiş, ağanın cesedi ağaca asılmış. Köye gelen güvenlik güçleri mensupları girişteki tepede bir ağaçta ağanın asılı cesedini görmüşler ve ağayı öldürdükleri gerekçesiyle bütün köylüleri derdest edip, ilçeye götürerek cezaevine koymuşlar.
İşte (ÖLÜSÜ, DİRİSİNDEN BETER AĞA) deyiminin sebebi buymuş!
Bugün için de ölüsü dirisinden beter olabilecekler yok mu derseniz var elbet. Örnek olarak Abdullah Öcalan’ı (APO) ele alalım. Bulunduğu ceza evinde takdir-i İlahi ölürse, ölüsünün Türkiye’ye verebileceği zararları düşünebiliyor musunuz!