15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli İlçelerine terör örgütü mensuplarınca yapılan baskınlar sanık Abdullah ÖCALAN’ın emir ve talimatıyla gerçekleştirilmiş olup, sanık Savcılık ve Tutuklama Hakimliği’ndeki beyanlarında da bu olayların kendisi tarafından verilen talimatlar üzerine gerçekleştirildiğini açıkça anlatmıştır.
OLAYLARIN GELİŞİMİ
1) ERUH İLÇESİNE BASKIN YAPILMASI
15 Ağustos 1984 tarihinde meydana gelen bu terör eylemine bizzat katılan örgüt mensubu Mustafa ÇİMEN’in Diyarbakır Sıkıyönetim 1 No’lu Askeri Mahkemesi’nin 07.05.1985 tarihli oturumundaki anlatımlarına göre;
“…Eruh olayından 15 gün kadar önce Hasan (K) adlı Merkez Komite üyesi Sabri OK ve Mehmet HOCA ile birlikte Gürzova Köyüne gittik. Bu köyde Pervari ilçesinde okuyan bir öğrenciyle ilişki kuracaktık. Öğrenci gelmediği için ilişkiyi kuramadık. Üçümüz birlikte dönüşte Hacıyusulhan köyüne geldik. Örgüt arkadaşlarından Hacı ile yanında bulunan bir iki arkadaş bizi bekliyorlardı. Hacı, Sabri OK’a bir pusula geldiğini söyledi. Bunun üzerine Sabri OK hemen toparlanıp, Umyanus’a gideceğimizi söyledi. Umyanus’a ben, Hacı, Kerim, Mehmet HOCA ve Sabri OK’la birlikte gittik. Umyanus köyünde Süleyman’ın çadırına vardık. Bizden sonra çadıra İzzettin EVCİL ile bir iki kişi geldi. İzzettin EVCİL, Sabri OK’a Agit kod adlı Mahsun KORKMAZ’ın kendi grubuyla bizi beklediğini söyledi. Bunun üzerine Agit kod adlı Mahsun KORKMAZ ile buluşmak üzere gittik. Fakat gece bulamadık, öğlen saatlerine doğru Umyanus köyünün güneyindeki ormanlıkta Mahsun KORKMAZ’ın grubuyla buluştuk. Mahsun KORKMAZ’ın yanında 15 kişilik bir grup vardı. Bu grup Irak’tan gelmişti. Agit ile Sabri OK, bir saat kadar yalnız konuştu. Daha sonra Sabri OK beni çağırdı. Bölgeden ayrılacağını, önemli bir husus olup olmadığını söyledi. Kendisine bölgedeki önemli hususları bir önceki raporumda belirttiğimi söyledim. Bu konuşmamdan sonra Sabri OK ile Mehmet HOCA bizden ayrılarak gitti. Mahsun KORKMAZ’la karşılaştığımda yanında tanıdıklarımdan Haşim, Şiar, Kazım. Biji. Erdal, Azat, Haydar. Doktor Baran, Ömer, Küçük Ali ve İbrahim kod adlı Şahin vardı. Sabri OK ile Mehmet HOCA yanımızdan ayrıldıktan sonra Agit bir yere gideceğimizi söyledi. 15 kişilik bir grupla hareket ettik. İzzettin EVCİL bize kılavuzluk yapıyordu. Pervari’nin Yanıkses köyüne geldik. Agit bana iki adres verdi. Bunlardan hangisi hazırsa al gel dedi. Ben Yanıkses köyüne gittim. Ömer AYDAR’a söyledim. Kabul etmedi. Daha önceden tanıdığım Ekrem KIZIL’a söyledim, o da kabul etmedi. Ekrem KIZIL’ı soruşturmada tanıdım. Ömer AYDAR kabul etmeyince Ekrem KIZIL’a rasgele teklif ettim. Örgütsel bir ilişkimiz yoktur. İsmini de soruşturmada öğrendim.
Yanıkses köyünden Hamit ŞENCİ’yi alarak Agit’in yanına götürdüm. Agit. Hamit’i ikna etti. Bir müddet yürüdükten sonra Hamit ŞENCİ yolda itiraz etti. Fakat Mahsun KORKMAZ, sen bizim gözümüz olsan da seni bırakmayız. Sen bizim yapacağımız işi biliyorsun, dedi ve Hamit ŞENCİ’yi bırakmadı. Hamit bizi Ciraf Yaylası, Biriaska mevkiine kadar götürdü. Burada Agit bana bir adres verdi. Tünekpınar’dan Abdülaziz oğlu Ömer’le görüşmemi istedi. Ben gidip Ömer’i gördüm. Ona arkadaşları sordum. Ömer beni Banikürsi mevkiine götürdü. Orada bizi bekleyen Selahattin ÇELİK, Cemal kod adlı Halil KAYA, Bedran kod adlı Hilvan sorumlusu Reşo diye bilinen şahıs, Urfalı Botan, Cengo kod adlı Abdurrahman KANDEMİR, Bozan kod adlı Kemal ELLİK, Fikret kod adlı Burhan İLİK, Musa kod adlı şahıs, Ferhan kod adlı Ağaçyurdu’ndan tahminime göre Adil TUNÇ isimli şahıs ile Selim kod adlı Fevzi AYDIN vardı. Bu yeri öğrendikten sonra Agit’e gittim. Agit kod adlı Mahsun KORKMAZ’ın grubunu alıp, bizi bekleyen Selahattin ÇELİK’in grubuyla buluşturdum. Burada bir hafta kadar kaldık. Tahminime göre Halil KAYA, Fikret ve Selim’i köylere göndermiş, ne kadar milis varsa al gel demiş, bunun üzerine İbrahim KAYA, Abdurrahman BASKAK, Kırkkuyu köyünden Hakkı kod adlı Resul BALİÇ ile Berkevir köyünden Cuma kod adlı Ali GUN ile Şırnak Şeridi köyünden Sorej isimli şahıslar geldiler.
Resul BALİÇ’e Hakkı kod adını, Ali GÜN’e de Cuma kod adını orada biz verdik. Ali GÜN’de Mahir kod adlı Mücahit KILIÇ’ın silahı vardı. Mahir kod adını kesin biliyorum. Eğer bu kod adlı şahıs, sarışın bıyıklı ise Mücahit KILIÇ’tır. Mahir eyleme katılmadığı için silahını Ali GÜN’e verdik. Mahsun KORKMAZ’la karşılaştığımızda Dereler köyünden Küçük Ali, dereler köyü Baerik Mezrasından Keleş kod adlı Nuri isimli şahıs ile yine Dereler köyünde yalnız bir evde oturan İbrahim kod adlı Şahin, Mahsun KORKMAZ’ın grubu içerisindeydi. Bu şahıslar milis olarak aramızda bulunuyordu. Köyden milis olarak getirilen İbrahim KAYA, Abdurrahman BASKAK, Resul BALIÇ, Ali GÜN ve Sorej isimli şahıslarla ayrı ayrı konuştum. Örgütçe çok önemli bir eylem yapacağımızı, bu eylem sonunda tutuklanabileceğimizi, vurulup öldürülebileceğimizi, yaralanabileceğimizi anlattım. Bu anlatmam karşısında bu şahıslar her şeye razı olduklarını, örgütçe kararlaştırılan bu eyleme severek katılacaklarını bana söylediler. Bunun üzerine eyleme katıldılar. Grubumuzda yani örgütte fazla silahlar vardı. Bu silahı bunlardan birine verdik. Köyden silahlı gelip gelmediklerini bilmiyorum. Silahsız gelmişler ise mutlaka örgüt orada onlara silah vermiştir.
Örgütçe belirlenen milis tabiri: Gündüzleri köyünde normal işini yapan, örgütçe bir eyleme geçeceği zaman silahını çıkarıp, örgüt için örgütün gayesi doğrultusunda savaşan, örgütün amacını bilen, savaşmanın dışında da örgüte her türlü maddi ve manevi yardım yapan kişi anlamına gelmektedir. Biz milis olarak belirttiğimiz İbrahim KAYA. Abdurrahman BASKAK, Resul BALİÇ, Ali GÜN, Sorej, Küçük Ali, Nuri ve İbrahim kod adlı Şahin’i kastetmekteyiz. Örgüte katılan milislerden Sorej, bir daha köyüne dönmeyip örgüt içerisinde profesyonel olarak kalmıştır. Diğerleri eylemden sonra köylerine dönmüştür.
Banikürsi dağında bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya geçen duruşmada belirttiğimiz milisler katılmadı. Zaten PKK’nın silahlı elemanı olan bizler katıldık. Toplantıyı Selahattin ÇELİK yönetti. Agit kod adlı Mahsun KORKMAZ da Selahattin’e yardım etti. Toplantıda Türkiye ve dünyadaki durumlar izah edildi. Bu durumlar karşısında PKK’nın Kürdistan’daki mücadelesini sürdürebilmesi için zorunlu olarak eylemlere geçeceği ve bu şekilde kitleleri hareket geçireceği belirtiliyordu. PKK örgütünün Kürdistan’daki mücadelesini yürütebilmesi için Hezene Rızgariye Kürdistan adlı örgüt içerisinde bir teşkilatın kurulduğu, bu teşkilatın görev ve amaçlarının bildiride amaçlandığı, bütün PKK örgüt üyelerinin HRK’nin amaçları doğrultusunda faaliyet yapacağı açıkça belirtiliyordu. HRK’nin kuruluşu bu yerde açıklandı. Tahminime göre PKK örgütünün Irak’ta bulunan üst düzey yöneticilerinin HRK teşkilatının kurulmasını kararlaştırmışlar, bu teşkilatın tüzüğünü önceden hazırlamışlar, durumu Selahattin ÇELİK’e bildirmişler. Selahattin ÇELİK de bu PKK’nın teşkilatının kurulduğunu bize açıkladı. Ne amaçla kurulduğunu belirten bildiriyi de orada bize okudu. HRK’nin silahlı takımlar şeklinde oluşturulduğu da daha önceden tespit edilmiş. Selahattin ÇELİK, HRK’nin kuruluşunu açıkladıktan sonra faaliyet gösteren silahlı elemanların takımlarda yer alacağını söyledi ve Beytüşşebap, Uludere, Eruh, Şırnak ve Silopi yöresinde faaliyet göstererek takımın adının da “14 Temmuz Silahlı Propaganda Takımı” olduğunu bildirdi. Bu takımın üç gruptan oluştuğunu belirtti. Birinci grupta, Erdal kod isimli Hüseyin ENGİZEK sorumlu olarak bulunuyordu. Bu grup Beytüşşebap ve Uludere bölgesinde faaliyet yürütecek, 2 nci grubun başkanı ben Mustafa ÇİMEN Tevfik kod adıyla biliniyordum. Benim sorumluluk saham da Eruh ve Pervari ilçesi bölgesiydi. Benim grubuma bağlı olarak Fikret kod isimli Batmanlı olan biri, Kerim kod isimli Antepli bir şahıs, Selim kod adlı Fevzi AYDIN, Bozan kod adlı Kemal EMLİK, Mardinli Milli Karakolu baskınında öldürülen Musa kod adlı şahıs ile Suruçlu Şişman Hacı kod adlı şahıs bulunuyordu.
(DEVAM EDECEK)
TAŞLAMA
HAK ARAMAK ELBETTE
EŞKIYALIK DEĞİLDİR
ZULME KARŞI SUSANLAR
DİLSİZ ŞEYTAN GİBİDİR
BİR KÖTÜLÜK GÖRÜRSEN
ELİNLE DÜZELT GEREK
GÜCÜN YOKSA DİLİNLE
YA DA GÖNÜLDEN BUĞZET
HAK ARAYAN İNSANLAR
HALK İÇİN KAHRAMANDIR
KAHRAMANLAR OLMAZSA
HALLERİMİZ YAMANDIR
KAHRAMANLAR OLMAZSA
HALKI EZERLER İNAN
KAHRAMANLAR VAROLSUN
ZÂLİMLER KORKSUN ONDAN
SANKİ KÜÇÜK DAĞLARI
YARATANDIR ZANNEDER
KİMİ PADİŞAH GİBİ
PADİŞAHLIKSA YETER
KİMSE PADİŞAH DEĞİL
SULTAN DEĞİL, ŞAH DEĞİL
REJİM CUMHURİYETSE
BU İŞLER MÜBAH DEĞİL
KANDIRMAYIN MİLLETİ
MİLLET DİBE VURMUŞTUR
YÜZDE DOKSANI AÇTIR
YÜZDE ONU KALMIŞTIR
EKONOMİ RAYINDAN
ÇIKMIŞTIR BU BESBELLİ
KAN AĞLIYOR GÖRÜNÜZ
MEMUR, İŞÇİ, EMEKLİ
YİRMİ YILLIK İKTİDAR
BAHANE ARAYAMAZ
BU ZAVALLI MİLLETİ
ARTIK OYALAYAMAZ